GÖKÇEADA MİLLİ EĞİTİM TESİSLERİ

 

Yirmi yılını eğitime vermiş emekli bir öğretmenim. Bu yaz, tatil için, oğlum ve eşimle Gökçeada’ya gittik. Kararımızı Temmuz başında verdiğimiz için, nasıl olsa yer bulamayız diye Milli Eğitim Bakanlığının tesislerinde kalmak için başvuruda bile bulunmadık ve tatilimizi şirin bir pansiyonda geçirdik. Aracımızla adayı gezerken, yirmi yıl hizmet verdiğim kurumumun, çalışanları için olduğu ifade edilen tesislerinde ailece bir öğle yemeği yemek için söz konusu tesislere uğradık.

 

Girişte bizi genç bir bayan görevli karşıladı. İlk kez geldiğimizi söylediğimde, bizlere ada ve adada yapılabilecekler hakkında bilgiler verdi, önerilerde bulundu… Cana yakın bu genç arkadaşımın misafirperver tavrı sayesinde, emekli olduğum kurumumdan sanki hiç kopmamışım da, bir gün okuluma gitmişim hissine kapıldım. Ardından, öğle yemeği yiyip yiyemeyeceğimizi sordum. Tabii ki, hocam, deyip yemekhaneyi tarif etti ve ekledi: “Orada müdür yardımcısı arkadaşım size yardımcı olacak.”

 

Karşı binanın önünde, Amerikan tıraşlı,  siyah gözlüklü (eşimin, önce, bu resmi bir kurumda müdür yardımcısı olamaz, kamp bile olsa dediği) bir bey oturuyordu. Beyefendinin, müdür yardımcısı olduğunu doğruladıktan sonra, bir öğle yemeği yemek için uğradığımızı söyledik. Oğlumu, eşimi davet ettiğim, yıllarımı verdiğim kurumumun bizler için olduğu iddia edilen bir sosyal tesisinde, bir öğle vakti, bedeli mukabil yemek yeme talebimize aldığımız yanıt:

 

Hocam, bekleyin artarsa veririz…

Yani, önce biz bir yiyelim, bitiremezsek ya da yenmeyen yemek olursa, atılmasın size verelim…

 

Eğer orası bir sosyal tesis ise; çalışanları, kapıda karşılaştığımız genç arkadaşım gibi olmalı ki, gelen kişiler, işini profesyonelce yapan kişilerden aldıkları hizmete bakarak kurumlarına karşı bir aidiyet hissetsinler.  Özellikle benim gibi emekli öğretmenler için, hissedilecek bir vefa kırıntısının önemi çok.

 

Eğitim sistemi, eğitim öğretimiyle, yönetimiyle, sosyal hizmetleriyle, bir bütün olarak kaliteli olamadıktan sonra, daha çok “eğitim şart” ve benzeri söylemleri duyacağız. Bu gibi kişilerin davranışlarının bir kuruma mal edilmesi doğru olmayabilir. Ne yazık ki, işi eğitim olan bir kuruma yakışmayan bir görevlinin, çağdaş kurum yönetimine yakışmayan tavırları, bende tatsız bir Gökçeada anısı olarak yıllarca yaşayacak.

2 comments

  1. müdür yardımcısı olmuş ama bu tavrından söylediklerinden anlaşılacağı gibi insan olamamış en önemlisi eğitimci olamamış herkes eğitimci olamaz ….

    • Evet, aynen dediğin gibi Türkancığım; uzaklarda kötü bir anının kahramanı olarak kaldı aklımda.

Yorum bırakın