Bursa’da Zaman’a Dair  

28  Haziran 2015

Televizyonlargazetelerdramlardramlar… kadın cinayetleriUygurTürklerineyapılanzulümler… Şu anda bunları yazarken binlerce kişi öldürülüyor dünyada, çocuklar öldürülüyor, geleceğimiz, umutlarımız yok oluyor. Doğa katliamıinsankatliamıduyguların katliamı… Yaşanacak bir dünya değil yaşadığımız. Peki ben ne yapıyorum, hiçbir şey… Şükrü Erbaş’ın dediğince :

“Çekilip sonra kabuğuma küskünlüğün
Kendime düşlerden sığınaklar kuruyorum
Kırık dökük izleriyle hayatın.
Usul sesli içe değen incecik
Bir şarkı büyütüyorum, ömrüme benzeyen…
Sabah kadar uçuk, akşam kadar acı
Rengi dört mevsimin uyumsuz karışımı
Acemi bir şarkı…
Umuda ve gerçeğe böyle katlanıyorum…”

Gerçeğe küskünlüğün kabuğuna çekilerek katlanmak; bir de şiirlere, eski şarkılara, şiiri olan şehirlere sığınmak; bir sığıntı gibi tamamlamak yeryüzü sürgünlüğünü…

Servetifünuncular gibi; hayattan, gerçeğin dayanılamayacak kadar acılığından kaçmak; kendi dünyama sığınmaktan başka yapabileceğim bir yok.

Ne mi yapıyorum, şiirlere sığınıyorum, şiirli şehirlere sığınıyorum. Bugün de onu yaptım işte. Tanpınar’ın Bursa’sına, Bursa’daki Zaman’ına sığındım. Geçmiş zamanın sihrini yaşayan güvercin bakışlı sessizliğe, su sesi ve kanat şakırtılarından billûr bir âvizeye benzeyen Bursa’da Zaman’a sığındım.

 

 

 

 

One comment

  1. Bir zafer müjdesi burda her isim:
    Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
    Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
    Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın.
    Güvercin bakışlı sessizlik bile
    Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle.
    Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,
    Muradiye, sabrın acı meyvası,
    Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,
    Türbeler, camiler, eski bahçeler,
    Şanlı hikâyesi binlerce erin
    Sesi nabzım olmuş hengâmelerin
    Nakleder yâdını gelen geçene.
    Bu hayalde uyur Bursa her gece,
    Her şafak onunla uyanır, güler
    Gümüş aydınlıkta serviler, güller
    Serin hülyasıyla çeşmelerinin.
    Başındayım sanki bir mucizenin,
    Su sesi ve kanat şakırtısından
    Billûr bir âvize Bursa’da zaman…..

    Ahmet Hamdi TANPINAR

Yorum bırakın