TİRİLYE KAÇAMAĞI

width="1500"
Mayısın ilk pazartesisi… Hava da pusarık aslında… Kahvaltı için ev de uygun değil dışarısı da… Mayıs, mayıs gibi değil… Atladık babam sağ olsun broadway’imize; yolumuz Tirilye, gönlümüz de Tirilye… Benzine de bakmamışız çıkarken, bitti bitecek gidiyoruz; hiç yapmadığımız şey… Öyle ya temkinli ve tedbirli insanlardanız biz.

Yollar bomboş, hafta sonunun aksine… Şakalaşıyoruz yolda eşimle, Kehribar çekiliyor ya bu sıralarda oralarda, gidelim mahalle muhtarına, biz diyelim, biz Orhan Yarımcalı’yı arıyoruz. Kocaman bir Marmara Denizi sağımızda, saklanıyor o da bugün, göstermiyor pek yüzünü. Dedim ya pusarık hava…

Sahildeki çay bahçeleri açılmamış henüz, saat sabahın dokuzu… Şöyle bir sahil turundan sonra kapısına dayandığımız çay bahçesi açıyor bize kapılarını. İki simit, iki tost ve sayamadığımız kadar  çayla kahvaltı, birkaç fotoğraf…

Zeytinin kraliçesi burada… Dünya literatüründe Tirilye zeytini diye bir zeytin türü varmış. Tirilye’nin zeytini ve zeytinyağı çok ünlü olduğundan 1963’te buraya Zeytinbağı denmiş. 1924’teki mübadeleden önce çoğunlukla Rumların yaşadığı bir köymüş burası.

Tirilye’nin ismi ile ilgili üç rivayet var: Birincisi, Cenevizliler zamanında burada üç köy varmış. Korsanların saldırılarına karşı koyabilmek için birleşerek Tirilye adını almışlar. İkinci rivayet, İznik konsülündeki üç papaz başpiskoposla anlaşmazlığa düşerek buraya sürüldükleri için buraya tri: üç, ilya papaz anlamında Tirilye adını almış. Üçüncü rivayet de, Latincede tirilye kırmızı balık, barbunya anlamına geldiğinden Tirilye adını aldığı yönünde…

Bugün ilk kez Tirilye’nin ara sokaklarına girdim. İlk gördüğüm kiliseden bozma cami oldu. Keşke bunu yapmasalarmış. İslam dini hoşgörü dini değil miydi? Kiliseye bir minare eklemişler ama minarenin merdivenleri aşağıya kadar inmiyor, nasıl olduysa, sanırım yıkılmış. Yere hasret çeken merdivenler… Cami yapmışlar ama ona da bakmamışlar.

JpegÇamlı Kahve’ye çıkan yolları ayak yordamıyla bulmaya çalışırken karşımıza eski, metruk bir bina çıktı. Taş Mektep. Tanzimat’la başlayan aydınlanma hamlesi çerçevesinde 1904 yılında yapımına başlanıp 1909’da tamamlanan Taş Mektep. 1989’a kadar hizmet vermiş ve ondan sonra da kaderine terk edilmiş. Başka bir memlekette olsa böyle yapılara sahip çıkarlar. Öyle görkemli bir yapı ki… Ne yazık ki unutulmuş.
Çamlı Kahve’ye çıkan yolları ayak yordamıyla bulmaya çalışırken karşımıza eski, metruk bir bina çıktı. Taş Mektep. Tanzimat’la başlayan aydınlanma hamlesi çerçevesinde 1904 yılında yapımına başlanıp 1909’da tamamlanan Taş Mektep. 1989’a kadar hizmet vermiş ve ondan sonra da kaderine terk edilmiş. Başka bir memlekette olsa böyle yapılara sahip çıkarlar. Öyle görkemli bir yapı ki… Ne yazık ki unutulmuş.

Bir şey daha dikkatimi çekti, Tirilye’de sizi bu tür yapılara yönlendiren yazılar el yazısıyla hazırlanmış. Sevimli, sıcak anlatım ve çizimlerle yolunuzu buluyorsunuz. Oraları sit alanı olmasına karşın, tanıtım yok, ilgi sıfır… Birileri bunun eksikliğini duymuş olmalı ki, çözümü de kendileri bulmuşlar.Amacıma

Bir şey daha dikkatimi çekti, Tirilye’de sizi bu tür yapılara yönlendiren yazılar el yazısıyla hazırlanmış. Sevimli, sıcak anlatım ve çizimlerle yolunuzu buluyorsunuz. Oraları sit alanı olmasına karşın, tanıtım yok, ilgi sıfır… Birileri bunun eksikliğini duymuş olmalı ki, çözümü de keJpegndileri bulmuşlar.

Çamlı Kahve yolunda bir de Perili Ev var. Yine kim yazdıysa ev hakkındaki bilgi aynen şöyle: “1890 yılında yapıldığı sanılan bu ev, konumu sebebiyle Tirilye mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. İkinci ve üçüncü katları denizi gören bir manzaraya sahiptir. Her ne kadar perili olsa da sadece söylentiden ibarettir. (Keşke olsa)”

Perili Ev’in de bulunduğu daracık sokaklar terk edilmiş gibi. Yalnız sokağın birinde sohbet eden iki kadın gördük. Yanlarına giderek selamlaştık, hiç yabancı bilmediler, neredeyse on dakika ayak üstü sohbet ettik. Ülkemizin cinnet durumlarını düşünürsek onlar bir cennette yaşıyorlar, herkes birbirini tanıyor, kapılar ardına kadar açık… Söz, son zamanlarda Tirilye ve Mudanya’da çekimleri yapılan bir diziye geldi, aman dediler haydut dizisi o…

Jpeg

Son durak Çamlı Kahve… Marmara’ya kuş gözüyle bakan bu kahvede içtiğimiz yorgunluk çaylarından sonra, bu kez başka sokaklara, başka hayatlara bakarak geldiğimiz yere dönüyoruz.

Yorum bırakın