Cahit Sıtkı denince aklıma,
Affan Dede’ye para sayıp çocukluğunu satın aldığı gelir. Keşke yaşlılığını da alsaydı o güzel şair… Ne güzeldir o şiir… Pırıl pırıl zıpzıplarıyla, uçurtması, horoz şekeriyle hiç bitmese Diyarbakırlı çocukluğu dedirtir.
Cahit Sıtkı denince aklıma,
Kavak yelleri esiyorken başında, kendine mektup yazdığı gelir.
Şemsettin Kutlu’ya anlattığına göre, arkadaşlarının çoğu varlıklı, gösterişli çocuklardır. Çoğunun ceplerinde güzel, fettan kızlardan gelmiş mektuplar bulunur. Oysa ona gelen bir mektup yoktur. Üstelik çoğu arkadaşından daha duygulu, daha anlayışlı olduğunu da bilir. Üstelik bazı dergilerde şiirleri de çıkmaktadır. Hal böyleyken, ona mektup yazan bir sevgilisi yoktur. Genç değil mi, uykuları kaçar bu yüzden.
“Bir gece, kuytu bir köşede yazımı değiştirerek, özene bezene, bu düşten sevgilimin ağzından, kendime bir mektup yazdım. Beşiktaş postanesine gidip, oradan adıma postaladım. Mektubun elime geçtiği günkü heyecanımı anlatamam. Bu gerçekten sahici bir kızdan gelseydi, ancak o kadar duygulanırdım. Bir süre sonra bu mektupları arkadaşlarıma okurken onlar:
– Cahit, sen tam dengini bulmuşsun. Sen şair, o şair… diyorlardı. Bu mektuplaşma böylece yarım yıl kadar sürdü.”
Cahit Sıtkı denince aklıma,
Hayatı ne kadar sevdiği gelir. Nasıldı o şiir:
“Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
– Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!”
Cahit Sıtkı denince aklıma Ziya Osman Saba gelir. Vefa gelir, dostluk gelir.
Paris radyosunda spikerliği, savaş yıllarının Paris’inden bisikletle kaçtığı gelir.
Beşiktaşlı ilk sevgili gelir Cahit Sıtkı denince…
2004 yılında 93 yaşında hayata gözlerini yuman, anne tarafından şairin akrabası olan Vedat Günyol’un anlattığına göre Cahit’in yıllarca gönlünde bir sır gibi sakladığı Beşiktaşlı sevgilisi meğerse kendisinin kız kardeşi Mihrimah Hanım imiş… Bunu, yıllar sonra, bir gün birlikte Paris’te dolaşırlarken Cahit Sıtkı, bizzat Vedat Günyol’a itiraf etmiş. Vedat Günyol o gün çok hayıflanmış; “Ah Cahit, keşke o zaman söyleseydin, seni kız kardeşimle evlendirmeye çalışırdım…” demiş.
Cahit Sıtkı denince aklıma 35 yaş şairinin ne kadar zamansız öldüğü gelir. Ekim’deyiz. Cahit Sıtkı’nın doğup hani şu 35 Yaş şiirinde yazdığı “yolun yarısı”nı 10 geçe 46 yaşındayken “günün penceresinden eksildiği” ayda… “Doğan güne hükmü geçmemişti” koca şairin.
SANATKARIN ÖLÜMÜ
Gitti gelmez bahar yeli;
Şarkılar yarıda kaldı.
Bütün bahçeler kilitli;
Anahtar Tanrı’da kaldı.
Cahit Sıtkı denince aklıma “ABBAS” gelir: