CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK ŞİİRi

 

CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİR TOPLULUKLARI
1940 ÖNCESİ 1940 SONRASI
  • Memleket ed. zevk ve anlayışını sürdürenler / Beş Hececiler 
  • Öz (Saf) Şiir Anlayışını Sürdürenler
  • Şifre: YANCAZ
  •  Yedi Meşaleciler (1928)
  • Şifre: SeVeCeK MiYiZ
  • Toplumcu gerçekçiler
  • Şifre: CENeVRe
  • Garip (I.Yeni) -1941
  • Şifre: OMO
  • Hisarcılar (1950)
  • Şifre: GülBeNİMSeYFo
  • Maviciler (1952)
  • Şifre: DOTAYFA
  •  II. Yeniciler (1954)
  • Şifre: ECE SÜT İçTi
  • Toplumcu Gerçekçiler
  • Şifre: İSA CANeR
  • 1980 Sonrası
MEMLEKET EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞİİR

 

Ø  Beş Hececiler ve onları izleyen pek çok şair bu anlayışa uygun eser vermiştir.

Ø  Anadolu ve Anadolu insanını anlatmışlardır. Bu anlayış Memleketçi şiir olarak da adlandırılır.

Ø  Halk şiirinden beslenmişler, hece ölçüsü ve dörtlüklerle yazmışlardır.

Ø  Memleket sevgisini, güzelliklerini anlatmışlardır.

Ø  Batı şiirinden de etkilenmişlerdir.

Ø  Ahenk sağlamak için uyak ve rediften yararlanmışlardır.

Ø  Şiirler lirizmden uzak, didaktik özellikler taşır.

Ø  Dil, halkın kullandığı dildir.

 

TEMSİLCİLERİ: Beş Hececiler (H. Fahri Ozansoy, E. Behiç Koryürek, Y. Ziya Ortaç, F. Nafiz Çamlıbel,O. Seyfi Orhon,), Ö. Bedrettin Uşaklı (Anadolu Şairi), Z. Ömer Defne, A. Kutsi Tecer, K. Kamu – (Gurbet Şairi), A. Nihat Asya (Bayrak Şairi), B. Rahmi Eyüboğlu (Ressam Şair), O.Şaik Gökyay, B. Kemal Çağlar, N. Halil Onan, Ş.Nihal Başar, M. Cemal Kuntay, H. Nusret Zorlutuna,

MEMLEKET EDEBİYAT ZEVK VE ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ŞAİRLER

Ömer Bedrettin Uşaklı :(1904-1946) “Anadolu şairi”

Yapmacıklıktan uzak, içten, yalın bir anlatımla Anadolu’yu iyi bir gözlemle anlatmıştır.

·         Tanık olduğu ve yaşadığı gerçeklerle düşlerini birleştirmiş; doğayı, gurbeti, denizi, ölümü ve özlemi yoğun olarak işlemiştir.

·         Hece ölçüsünü kullanmıştır.

ŞİİR: Deniz Sarhoşları, Yayla Dumanı, Sarıkız Mermerleri

__________________________________________________

Zeki Ömer DEFNE: (1903-1992)

Şiirlerinde ölçü ve uyağa bağlı kaldı.

·         Saz şairlerinin estetiğini çağdaş şiirinkiyle birleştirip kendine özgü bir üslup kurdu.

·         Şiirlerinde günlük hayatı işledi.

·         Hece ölçüsüyle Erzurum, Isparta, İstanbul, Konya üzerine ’yurt güzellemeleri” yazdı.

ŞİİR: Denizden Çalınmış Ülke, Kardelenler, Sessiz Nehir, Puyalar

İNCELEME: Dede Korkut Hikâyeleri Üzerinde Edebi Sanatlar Bakımından Bir Araştırma

__________________________________________________

Ahmet Kutsi TECER (1901-1967) (Halk edebiyatının kutusu)

Halk kültürüne önem vererek ‘’Halk Şairlerini Koruma Derneği’’ni kurdu. Ülkü dergisinde yazdı.

·        Halk müziğinin radyolarla tanıtılmasında ve okullarda okutulmasında etkili oldu.

·        Yaşayan bir dille hem duygulu hem didaktik şiirler yazdı.

·        Memleketçi edebiyatın millilik yanıyla değil, halkçılık yanıyla ilgilendi.

·        Âşık Ruhsatî’nin şiirlerinde geçen ‘’Tecer Dağı’’nı soyad olarak aldı.

·        Sadece hece ölçüsünü kullandı.

·        Âşık Veysel’i edebiyat dünyamıza tanıttı.

·        Tiyatrolarında orta oyunu tekniğinden yararlandı.

ŞİİR: Şiirler

TİYATRO: Köşebaşı, Koçyiğit Köroğlu (LMT-349), Yazılan Bozulmaz, Satılık Ev, Bir Pazar Günü, Beş Mevsim

İNCELEME: Köylü Temsilleri, Sivas Halk Şairleri Bayramı, Türk Folklorunda Sosyal Mesele

——————————————————————————————————–

Kemalettin KAMU:(1901-1948) “Gurbet Şairi”

 Şiire aruzla başlamış, heceyle devam etmiştir.

  • Halk edebiyatı nazım biçimlerini kullanmıştır.
  • Gurbet, yurt ve aşk konularını lirik ve kıvrak bir söyleyişle dile getirmiştir. Bingöl Çobanları şiiriyle tanınır.
  • Şiirleri ölümünden sonra Rifat Necdet Evrimer tarafından ‘’Kemalettin Kamu Hayatı Şahsiyeti ve Şiirleri’’adlı kitapta toplanmıştır.
  • En tanınmış şiirleri: Bingöl Çobanları (Gurbete düşmüş bir çobanı anlatır. ), Hicret, Gurbet, Gurbet Geceleri, Gurbette Renkler, Kimsesizlik, İrşad, Söğüt, Güz, İzmir’e Tahassür

_________________________________________________

Arif Nihat ASYA: (1904-1975) “Bayrak Şairi”

·  Anadolu’yu iyi tanıyan şair, milli konuları ince bir duyarlılıkla işlemiştir.

·  Şiirlerinde din ve kahramanlık duygusu çok belirgindir. Aşk, tabiat güzelliği ile Osmanlı tarihini anlatan şiirleri de vardır.

·  Şiirlerinde epik, lirik, didaktik özellikler görülür.

·  Dil estetiğine önem verir, sade bir dil kullanır.

·  Şiirlerinde hece ve aruz vezniyle serbest vezni kullanmış, nazmın her tür ve şekliyle eser vermiştir.

·  Klasik nazım biçimlerinden rubaiyi çok kullanmıştır. Rubailerden oluşan beş kitap yayımlamıştır.

·  Canlı, çekici, heyecan verici bir üslubu vardır. Güzel ve zarif benzetmelerin yanı sıra keskin zekâsının, şakacı mizacının ürünü olan nükteleri, hicivleri, kelime oyunları üslubunu tamamlayan önemli unsurlardır.

·  Bayrak” ve “Fetih Marşı” şiirleri ünlüdür.

Şiir: Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor, Kökler ve Dualar, Dualar ve Âminler, Kubbe-i Harda, Yastığımın Rüyası, Heykeltıraş, Aynalarda Kalan, Ses ve Toprak, Fatihler Ölmez,Ses ve Toprak,

Rubailer: Rubaiyyat-ı Arif, Avrupa’dan Rubailer, Kıbrıs Rubaileri, Nisan, Kova Burcu, Rubailer  

Özdeyiş: Kanatlar ve Gagalar     Makale: Enikli Kapı

Nesir: Aramak ve Söyleyememek, Kanatlarını Arayanlar, Kubbeler, Top Sesleri

__________________________________________________

Bedri Rahmi EYÜBOĞLU:(1911-1975)

Anadolu’ya olan hayranlığı bütün eserlerine yansımıştır.

·         Modern resim görüşünü şiirde de uygulamış; resimdeki bol renkler, şiirde yerini etkileyici sıfatlara bırakmıştır.

·         Paris’te gittiği ‘’İnsan Müzesi’’nde ilkel insan kavimlerini inceledikten sonra ‘’güzel’’in aynı zamanda yararlı olabileceğini, yararlı olanın da güzelin gücünü eksiltmeyeceğini fark etti.

·         Halk edebiyatının masal, şiir ve deyiş özelliklerinden yararlandı.

·         Akıcı, rahat bir üslupla halk diline yaklaşma eğilimi gösterdi.

Şiir: Karadut, Dol Karabakır Dol, Yaradana Mektuplar, Üçü Birden, Dördü Birden,Tuz, Yaşadım

Gezi: Canım Anadolu,Tezek, Delifişek

Deneme: Resme Başlarken,Turan Erol Ne Getirdi?

Mektup: Yukulele’ye Mektuplar, Aşk Mektupları

Nesir: Kültür Yokuşu, Bu Anadolu Var ya, Dost Dost

_______________________________________________

Orhan Şaik GÖKYAY: (1902-1994)

İlk şiirlerinde aruzla yazdı, sonradan heceye yöneldi.

·   Önceleri ulusal konuları işleyen lirik şiirler yazmış, 1940’lardan sonra edebiyat tarihi, folklor ve halk edebiyatı araştırmalarına yönelmiştir.

·   Daha çok araştırma ve incelemeleriyle tanınmıştır.

·   Dede Korkut kitabı üzerine çalışmalar yapmıştır.

·   Milli konularda lirik-epik şiirler yazmıştır.

·   Bu Vatan Kimin?” adlı şiiri okul kitaplarının klasikleri arasına girmiştir.

·  Şiirlerinde destansı bir ifade kullanmıştır.

Şiir: Birkaç Şiir- Poems

İnceleme:Dedem Korkudun Kitabı, Kâtip Çelebi Hayatı, Şahsiyeti, Eserleri, Kâtip Çelebi’den Seçmeler, Kâbusname, Eşkâl-i Zaman

Eleştiri: Destursuz Bağa Girenler

Makale: Eski, Yeni ve Ötesi, Kim Etti Sana Bu Kârı Teklif?

___________________________________________________

Behçet Kemal ÇAĞLAR: (1908-1969)

Faruk Nafiz’le birlikte ‘’Onuncu Yıl Marşı’’nı yazdı.

·        Kimi şiirlerinde Ankaralı Âşık Ömer adını kullandı.

·        Atatürk ve yurt sevgisini halk şiiri geleneğiyle işledi.

·        Hece ölçüsünü ve halk şiiri nazım biçimlerini kullandı.

Şiir: Erciyes’ten Kopan Çığ, Burda Bir Kalp Çarpıyor, Benden İçeri

Tiyatro: Deniz Abdal, Çoban (manzum),Atilla   Gezi: Hür Mavilikte

Atatürk için yazdığı kitaplar: Dolmabahçe’den Anıtkabir’e Kadar, Atatürk Denizinden Damlalar, Bugünün Diliyle Atatürk Söylevleri, Atatürk

___________________________________________________

Necmettin Halil ONAN : (1902-1968)

·         Şiire aruz ölçüsüyle başlamıştır. Bireysel veya milli duygularla örülü hece şiirleriyle tanındı.

·         “Bir Yolcuya” (Dur Yolcu) şiiriyle tanınmıştır.

Şiir: Çakıl Taşları, Bir Yudum Daha

Roman:İşleyen Yara, Kolejli Nereye

Araştırma:İzahlı Divan Şiiri Antolojisi

__________________________________________________

Halide Nusret ZORLUTUNA : (1901-1984)

·         Şiirlerinde Anadolu’yu yakından gören bir insanın duyarlığı söz konusudur. “Git Bahar” şiiriyle tanınmıştır.

Şiir: Geceden Taşan Dertler, Yayla Türküsü, Yurdumun Dört Bucağı

Roman: Küller, Sisli Geceler, Gülün Babası Kim, Beyaz Selvi, Aydınlık Kapı, Aşk ve Zafer

Anı: Benim Küçük Dostlarım

___________________________________________________

ÖZ ( SAF )ŞİİR ANLAYIŞINI SÜRDÜRENLER
  • 1930’lu yıllarda herhangi bir toplu oluşuma bağlanmayıp kendi çizgisini sürdüren şairlerden oluşur.
  •  Ahmet Haşim ve Yahya Kemal’in izinden gitmişler fakat hece ölçüsünü kullanmışlardır.
  • Hece ölçüsünü moderlenleştirmişler, durak sınırlamasını kaldırmışlardır.
  • Ahenk; kafiye, redif, aliterasyon ve asonansla; ritm ise hece ölçüsüyle sağlanmıştır.
  • Günlük dilde olmayan, imgelere dayalı, ağır ve sanatlı bir dil kullanmışlardır.
  • Sözcüklerin duygu değerini öne çıkarmışlardır.
  • Sembolik bakış tarzına yaklaşmışlardır.
  • Bireyin iç dünyasını, insanın evrensel duygularını  (yalnızlık, aşk, özlem vb.) anlatma kaygısı taşırlar. Toplumsal sorunlara yönelmemişlerdir.
  • Onlara göre şiir, bir biçim (form) sorunudur. Şiir emek işidir.
  •  “Sanat, sanat içindir.” Düşüncesini benimsemişlerdir.
  •  Kullandıkları dilin anlamını genişleterek dilin sunduğu yeni olanakları kullanarak mükemmele varan, kusursuz şiir yazma eğilimindedirler.
  • Her türlü ideolojiden uzak ‘’saf’’ şiirin peşinde koşarlar.
  • Gelenekle moderni birleştirmeyi amaçlamışlardır.
TEMSİLCİLERİ

Y. Nabi Nayır, A. Hamdi Tanpınar, N.Fazıl Kısakürek, C. Sıtkı Tarancı, A. Muhip Dıranas, A.Halet Çelebi, Z. Osman Saba

 

ÖZ (SAF) ŞİİRİ SAVUNAN SANATÇILAR

Ahmet Hamdi TANPINAR (1901-1962)

·         Roman, öykü, şiir, makale, deneme, edebiyat tarihi gibi türlerde eserler vermiştir.

·  Kendine özgü bir şiir dünyası kuran sanatçı, “zaman, rüya, hayal” kavramlarına geniş yer vermiş, Fransız sembolistlerin, Yahya Kemal (hocası) ve Ahmet Haşim’in etkisinde kalmıştır.

·  Şiirlerinde toplum değil, “ben” ön plandadır. Evreni toplumsal görüşlerinden uzak, bireysel dünyasından seyreder.

·  Şiirlerinde; musiki, zaman teması, renkli bir imaj, bilinçaltına inen bir duyarlılık görülür.

·  Roman ve hikâyelerinde; zaman teması başta olmak üzere, psikolojik anları, bilinçaltını aradığı ve yansıttığı görülür.

·  Biçim olarak belli bir kalıba bağlı kalmayan şair, dilimize yeni bir ses ve söyleyiş getirmiştir. Hece ölçüsünü dizelerinde çok güzel uygulamış, heceye bir şiir bütünlüğü kazandırmıştır.

·  İstanbul sokakları, camileri, çarşıları, mütareke yıllarının sıkıntıları, geçmişe ve tarihe özlem… başlıca konularıdır.

·  Romanlarında tarihsel ve toplumsal konuları ele aldığı, Doğu ve Batı kültürlerinin kaynaştığı görülür. Hitabete ve nutuğa yer vermez.

·  Kahramanlarının psikolojik yönleri üzerinde durur.

·  Yapmacıksız, konuşma diline özgü sözcük seçimiyle eser yazar. Sık sık geri dönüşler yapar.

·  “Bursa’da Zaman”  şirinde geçmişle bugünü birlikte ele alır.

·  “Beş Şehir” adlı deneme kitabında Ankara, Bursa, Konya, Erzurum ve İstanbul’u anlatır.

ŞİİR:Bütün Şiirleri (ölümünden sonra), Ne İçindeyim Zamanın

Roman: Huzur, Mahur Beste, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Karşı Karşıya, Aynadaki Kadın  (tamamlanmamış)

SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ: Cumhuriyet döneminde değişen insanın iç bunalımlarını anlatır. Egzistansiyalizmin etkisini taşır. LMT-353

SAHNENİN DIŞINDAKİLER: Milli Mücadele dönemi İstanbul’u, romanın kahramanı Celal aracılığıyla anlatılır. Sahnenin dışı İstanbul, içi ise Kurtuluş Savaşı’nın cereyan ettiği Anadolu’dur.

HUZUR: Mümtaz ve Suat’ın aşkları, romanın ana konusudur. Dört bölümden oluşan romanın her bölümü öykünün dört kahramanının; İhsan, Nuran, Suat ve Mümtaz’ın adlarını taşır. Ana karakter Mümtaz’dır, diğerleri Mümtaz’la olan ilişkileriyle tanıtılır. Roman, olaydan çok karakterlerin ruh ve düşünce dünyalarını anlatmaya yöneliktir. Roman, Osmanlı – Türk romanının ana sorunsalı olan Doğu-Batı karşıtlığı üzerine kuruludur. –LMT-346

Mahur Beste: Atiye’nin küçük eniştesi Lütfullah Bey’in babası Talat Bey’in eseri olan ‘’Mahur Beste’’de medeniyet değiştirme veya değişikliğinin, birey ve toplum düzeyinde ortaya çıkardığı yeni, zor ve dramatik haller anlatılır.

“Gittin amma ki kodun hasret ile cânı bile

İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile”

Öykü: Abdullah Efendi’nin Rüyaları, Yaz Yağmuru

İnceleme: 19. Asır Türk Edebiyatı, Yaşadığım Gibi 

Deneme: Beş Şehir            Senaryo: İki Ateş Arasında

___________________________________________________

Necip Fazıl KISAKÜREK (1905-1983) “Kaldırımlar Şairi”

·  Edebiyatın hemen her dalında eser veren sanatçının asıl önemi şairliğinden gelir.

·  Yalnızlık duygusunu işlediği “Kaldırımlar” şiiriyle şöhret kazanır. “ Sakarya Türküsü, Zindandan Mehmet’e Mektup” diğer tanınmış şiirleridir.

·  İlk şiirlerinde Halk ve tekke şiirinin öz ve biçim özelliklerinden yararlanmış; sanayi çağına duyduğu tepkiyi içe dönük ve ben merkezci bir şekilde ile getirmiştir.

·   1934’ten sonra Nakşibendi şeyhi  Abdülhakim  Arvasi’yle tanışınca mistik bir şiir anlayışına kaymış, özgün bir şiir anlayışı geliştirmiştir.

·  Bergson’un sezgi ve ruhçuluğa dayalı görüşlerinden etkilenmiştir.

·  Ona göre şiir, duygu ve düşüncenin tam bir uyuşmasıdır.

·  Bütün şiirlerini hece ile yazmış, biçime ısrarla bağlı kalmıştır. Sağlam bir dili ve güçlü bir tekniği vardır.

·  Şiirlerinde insanın evrendeki yerini araştırmış; madde ve ruh problemlerini, iç âlemin gizli duygu ve tutkularını dile getirmiştir.

·  Fransız sembolistlerinden (Baudlaire,Rimbaud) etkilenen şair; soyutu, metafizik ürpertiyi, felsefi söyleyişleri anlatmada başarılıdır.

·  Şiir üzerine düşüncelerini “Poetika” başlığı altında “Çile” kitabında yayımlar. Ona göre şair mutlak hakikati aramalıdır.

·  Tiyatrolarında toplumsal sorunları ve insanımızın manevi bunalımlarını işlemiş, makale ve fıkralarında renkli bir üslup kullanmıştır.

·  Çıkardığı “Büyük Doğu” adlı dergide kendi adı dışında Adıdeğmez, Ahmedi, Abdulbaki, Mürid gibi takma adlar kullanmıştır.

·  Kendi içindeki fikir çatışmasını ‘’Tohum’’ adlı oyununda anlattı.

·  Şiirinin başlıca unsurları his ve fikirdir.

·  Ne anlatmak istediğinden çok nasıl anlattığı önemlidir.

Şiir: Örümcek Ağı (ilk), Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı, Esselam, Çile, Şiirlerim, Mukaddes Hayattan Levhalar

Roman: Aynadaki Yalan, Tiyatro: Tohum, Bir Adam Yaratmak, Reis Bey, Künye, Sabır Taşı, Siyah Pelerinli Adam, Ulu Hakan Abdülhamit, Namı Diğer Parmaksız Salih, Ahşap Konak

Öykü: Ruh Burkuntularından Hikâyeler

Anı:Yılanlı Kuyu, Babıali, Çöle İnen Nur,

Makale-fıkra:Kafa Kağıdı, Cinnet Mustatili, Büyük Doğu’ya Doğru

___________________________________________________

Cahit Sıtkı TARANCI (1910-1956):

·  Otuz Beş Yaş” şairi olarak bilinir. Bir şiir yarışmasında birinci olan bu şiirle ünlenmiştir.

·  “İnsanoğlu, dünyanın en zengin madenidir.”

·  Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin öncülerindendir. Ahmet Muhip Dıranas gibi hecenin kalıplaşmış duraklarını atarak heceye yeni söyleyiş olanakları hazırlamıştır.

·  Baudelaire’in etkisinde kalmış, ölüm ve yalnızlık karşısında duygulanan bir şair olarak tanınmıştır.

·  Şiirlerinin çoğunda “ölüm” temasını işleyen şair, sürekli ölüm korkusu içinde olmuştur. Şiirlerinde “ölüm korkusu” ile “yaşama sevinci” iç içedir.

·  Şiirde ses, anlam ve biçim bütünlüğü arar.

·  Ölçü konusunda esnektir. Aruzla da heceyle de serbest ölçüyle de şiirler yazılabileceğini söyler.

·  Zıtlıklar, şiirlerinde önemli yer tutar.

·  Şiir anlayışını ‘’Ziya’ya Mektuplar’’da dile getirmiştir.

·  Özel yaşamı şiire yansımıştır.

·  Duyguyu ön plana çıkarmış, yalın bir söyleyişle rahat yazılmış izlenimini veren (sehl-i mümteni), hayal oyunlarına ve derin düşüncelere pek girmeyen bir şairdir.

Şiir: Ömrümde Sükût, Otuz Beş Yaş, Düşten Güzel, Sonrası

Mektup: Ziya’ya Mektuplar

__________________________________________________

· Ahmet Muhip DIRANAS (1908-1980):

·  Şiir ve tiyatro alanında eser vermiş, daha çok şiirleriyle tanınmıştır.

·  Şiirlerinde Fransız sembolizmi ile Türk Halk şiirini kaynaştırmaya çalışmıştır. Çağdaşları içinde Fransız sembolistlerinin ilham ve duyuşuna en çok yönelen odur. Özellikle Baudelaire’in etkisi açıkça görülür, onun şiirlerinden çeviriler yaptığı söylenir. Sembolistlerde olduğu gibi üç dört satırlık cümleler kurduğu görülür.

·  Hece ölçüsündeki durakları kaldırarak hece veznine yeni bir anlayış getirmiştir. 12’li, 13’lü kalıplar kullanmıştır.

·  Biçimi kaygı edinmiş, ses ve ahenge önem vermiştir. Şiirlerinde ölçü ve kafiyeye sıkı sıkıya bağlı kalmıştır.

·  Sanatı bir ruh disiplini, biçimi ise bu disiplinin yansıması olarak görür.

·  Ona göre: “Şiir kelimelerle dördüncü bir boyut yaratma çabasıdır, şiirin amacı insandır.”

·  Destansı şiirler yazmıştır.

·  Batı şiiriyle geleneksel şiiri uyumlu bir şekilde birleştirmiştir.

·  Divan edebiyatını ‘’insansız edebiyat’’ olarak nitelendirmiştir.

·  Şiirde doğallık ve yenilikten yanadır.

·  Şiirlerinde Anadolu’yu, memleket manzaralarını, tabiat, tarih, metafizik gibi konuları, insanın iç dünyasını, güzelliğe olan aşkını dile getirmiştir.

·  Şiirde Anadolu ağzına özgü söyleyişleri ilk kullanan odur.

·  İlk şiirlerindeki ince ve hayali kadınlar yerini “Fahriye Abla”ya bırakır.

· “Ağrı, Olvido, Dağlara, Serenad, Fahriye Abla” en tanınmış şiirleridir.

Şiir: Şiirler, Kırık Saz (T.Fikret’in şiirlerini sadeleştirmiştir.)

Tiyatro: Gölgeler, O Böyle İstemezdi, Çıkmaz

___________________________________________________

Asaf Halet ÇELEBİ (1907-1958): “Sezgi Şairi”

·         İlk şiirlerinde divan edebiyatının etkisiyle gazel ve rübailer yazdı. İkinci döneminde Garipçilerin etkisinde kaldı. Üçüncü dönemde ise İslam tasavvufu ve Hint mistisizminden yararlandı.

·         Sis, Hamle ve Gün dergilerinde egzotik şiirler yazdı.

·         Türk edebiyatında modern gelenekçi şiirin ve tarihle medeniyeti içinde barındıran kültür şiirinin temsilcisidir.  Mistik akımın içinde de değerlendirilir.

·         Şiirlerini anlamak için sözcüklerin çağrışımsal anlamını bilmek gerekir.

Şiir: He, Lamelif, Om Mani Padme Hum(‘Lotus çiçeğinin içindeki mücevher’Budizm), Seçme Rübailer

İnceleme: Mevlana ve Mevlevilik, Molla Cami, Naima, Ömer Hayyam

__________________________________________________

Ziya Osman SABA: (Yedi Meşaleciler içinde işlenecek.)

                YEDİ MEŞALECİLER (1928)

SABRİ ESAT SİYAVUŞGİL, VASFİ MAHİR KOCATÜRK , CEVDET KUDRET SOLOK

KENAN HULUSİ KORAY, MUAMMER LÜTFİ BAHŞİ, YAŞAR NABİ NAYIR, ZİYA OSMAN SABA

 

’Canlılık,samimiyet ve daima yenilik!’’ parolasıyla ortaya çıkan topluluk, bir yıl içinde dağılmıştır.

·  Cumhuriyet döneminde bağımsız şekilde gelişen ilk şiir hareketidir.

·  1928’de eserlerini “ Yedi Meşale” adlı bir kitapta toplayan genç sanatçılar Milli Edebiyatçılara ( Beş Hececilere) tepki olarak ortaya çıkarlar.

·  Onlara göre,

·  Türk edebiyatı ölüyor.” görüşü bir yanılgıdır.

·   Edebiyatta daima “ içtenlik, yenilik, canlılık” peşinde koşulmalıdır.

·  Sanat sanat için olmalıdır.

·  Batılı ilkelerle sanat yapılmalı, geleneksel temalar yerine yeni temalar bulunmalı, taklitten kaçınılmalıdır. Fransız sembolistler ( Mallarme, Verlaine, Baudelaire ) örnek alınmalıdır.

·  Geleneksel edebiyatın sınırları aşılmalı, şiirin hareket alanı genişletilmelidir.

·  Şiirde konu zenginliğinin sağlanması için hayalden yararlanılmalıdır.

·  Öz şiiri savunmuşlardır.

·  Çarpıcı imge ve benzetmelerle zenginleştirdikleri şiirleri, ustalıkla yapılmış birer tablo değeri taşır.

·  Eleştirdikleri Beş Hececilerin devamı olmaktan öteye gidememişler, topluluk dağıldıktan sonra sanatçılar bağımsız olarak çalışmalarını sürdürmüşlerdir.

Sabri Esat SİYAVUŞGİL: (1907-1968)

·  Yedi Meşaleciler içinde başladığı şiire daha sonra veda eder; daha çok, çeviri ve inceleme yazılarıyla yazı hayatına devam eder. Psikoloji profesörüdür.

·  Fotoğraf gözlemciliğiyle etrafındaki olayları şiire yansıtmıştır.

·  Şiirlerinde empresyonizmin izlerinin yanında, resim ve renge verdiği önem dikkat çeker.

·  Psikoloji, eğitim, folklor, edebiyat alanındaki birçok yazısı dergi ve gazetelerde yayımlanmıştır.

·  Öyküleri Fransızcaya çevrilmiş; bu öyküler, “Haritada Bir Nokta” adıyla Hollanda’da yayımlanmıştır

Şiir: Odalar ve Sofalar

İnceleme:İstanbul’da Karagöz ve Karagöz’de İstanbul,

__________________________________________________

Vasfi Mahir KOCATÜRK: (1907-1961)

·   Halk şiirinin biçim özelliklerinden yararlanmış, heceyle epik ve lirik şiirler yazmıştır.

·   Edebiyatla ilgili kitap, antoloji ve araştırmalarıyla tanınmıştır.

·   Epik şiirleriyle tanınmıştır. Manzum oyunları da vardır.

Şiir: Dağların Derdi, Bizim Türküler, Ergenekon, Tunç Sesleri, Hayat Şarkıları…

Oyun: Yaman, Sanatkâr, On İnkılap

Araştırma-İnceleme:Saz Şiiri Antolojisi, Türk Edebiyatı Antolojisi, Türk Nesir Antolojisi, Meşhur Beyitler, Türk Edebiyatı Tarihi

————————————————————————————————————-

Cevdet Kudret SOLOK: (1907-1992)

Başlangıçta hece ölçüsüyle şiirler yazmış, daha sonra ölçüsüz fakat uyaklı şiirler yazmıştır.

·  Şiirlerinde bireysel duygularını ve karamsar iç dünyasını dile getirmiştir.

·  Kendi yaşamını yansıttığı roman, öykü ve oyunları yanında araştırma-inceleme türünde eserleriyle tanınır.

·  Türkçenin sadeleşmesini istemesine karşın “Dilleri Var Bizim Dillere Benzemez” adlı eserinde yüzyıllardır kullanılan yabancı sözcüklere karşılık bulmanın, ölü sözcükleri diriltmenin yararsız olacağını savunmuştur.

Şiir: Birinci Perde    Öykü: Sokak  Deneme: Dilleri Var Bizim Dile Benzemez

Roman: Havada Bulut Yok, Süleyman’ın Dünyası, Karıncayı Tanırsınız

İnceleme:Türk Edebiyatı’nda Hikâye ve Roman, Edebiyat Bilgileri, Karagöz, Ortaoyunu

Tiyatro: Tersine Akan Nehir, Rüya İçinde Rüya, Kurtlar, Dalyan ve Sara

________________________________________________

Kenan Hulusi KORAY: (1906-1943)

Yedi Meşaleciler içinde şiirle uğraşmayan tek kişidir, aynı zamanda topluluğa öykü ile katılan tek sanatçıdır.

·  Öykülerinde Ömer Seyfettin tarzını sürdüren yazar, olayları klasik öykü kurgusu içinde işleyerek çoğu kez şaşırtıcı sonuçlara bağlamıştır.

·  “Osmanoflar” romanı ve kısa hikâyelerinin birçoğu gazete sayfalarında kaybolup gitmiştir.

·  Cumhuriyet döneminde korku türünde örnekler veren ilk hikâyecidir. Bahar Hikâyeleri adlı eserinde korku ve esrar temasını işlemiştir.

Öykü: Bir Yudum Su, Bir Otelde Yedi Kişi,  Bahar Hikâyeleri

Roman: Osmanoflar, Son Öpüş

_________________________________________________

Muammer Lütfi BAHŞİ: (1903-1947)

Yedi Meşale şairi olarak ortaya çıkmış, arkadaşlarıyla anlaşmazlığa düşünce topluluktan uzaklaşmıştır.

·  Heceyle yazdığı şiirlerinde bir başarı gösterememiştir. Aruz ve serbest nazımla da şiirler yazmıştır.

·  Topluluk dağıldıktan sonra arkadaşları Varlık’ta yazmaya devam ederken o, Anadolu’da pek yaygın olmayan gazete ve dergilerde yazmıştır.

·  Şiirlerini Meşalecilerin ortak kitabı olan “Yedi Meşale”de yayımlamıştır.

_________________________________________________

Yaşar Nabi NAYIR:

·  Edebiyatımızdaki önemi şairliğinden değil; uzun süre çıkardığı “Varlık” dergisinde genç şairleri, yazarları tanıtarak onların edebiyat dünyasında değerlerinin anlaşılmasına yardım etmesinden ileri gelir. (Mustafa Reşit takma adını kullanmıştır.) Cep Dergisi’ni çıkardı.

·  Asıl ününü yayıncılıkla sağlamıştır.

·  Roman, hikâye, fıkra, makale, gezi yazısı, inceleme, çeviri, deneme, oyun, manzum destan türünde eserler vermiştir.

·  Şiirleri yazıldığı dönemin biçimsel özelliklerini yansıtır. Şiirleri çevreyle de iç dünyasıyla da ilgili değildir.

Şiir: Onar Mısra, Kahramanlar       Öykü: Bu da Bir Hikâyedir, Sevi Çıkmazı

Roman: Âdem ile Havva, Bir Kadın Söylüyor

Tiyatro: Beş Devir, Köyün Namusu, Mete, İnkılâp Çocukları, Radyonofik Öyküler

___________________________________________________

Ziya Osman SABA (1910-1957)

·  Yazmaya henüz on yedi yaşındayken başlamış, ilk şiirlerini, Servet-i Fünun dergisinde yayımlamıştır.  Yedi Meşalecilerin en sadık şairidir.

·  Çoğunu hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerinde Batı nazım biçimlerini kullanmış; ancak içerikte 19. yüzyıl edebiyatına bağlı kalmıştır.

·  Yaşam sevgisi, insan, çocukluk özlemi, her varlıkta bir güzellik, her olayda bir iyimserlik, bir iyilik araması şiir ve düzyazılarının ortak özelliğidir.

Şiir: Sebil ve Güvercinler, Geçen Zaman, Nefes Almak

Öykü: Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi, Değişen İstanbul

Bunların yanında bir de “Concourt Kardeşler”den roman çevirisi vardır.

SERBEST NAZIM VE TOPLUMCU ŞİİR (1920-)

 

·         Pragmatik bir anlayışı benimsemişlerdir.

·         Materyalist ve Marksist dünya görüşünü benimsemişlerdir.

·         Tezlidir, savunulan bir görüş vardır ve bu görüş şiire yansır.

·         Şair, şiirlerini toplumsal bir kaygı ile yazmaya çalışır.

·         Dilin harekete geçiren gücünden, yararlanmışlar; söylev tarzı yazmışlardır.

·         Şiiri geniş kitlelere hitap etmek  için bir araç olarak görmüşlerdir.

·         Biçimden  çok içeriğe önem verirler.

·         Ölçüsüz, uyaksız şiirler yazmışlardır.

·         Toplum için sanat anlayışını benimsemişlerdir. Politik bir şiirdir.

·         Eksenini insan, toplum ve üretim ilişkileri oluşturur.

·         Öncüsü Nazım Hikmet’tir.

TEMSİLCİLERİ: Ceyhun Atuf Kansu, Ercüment Behzat Lav, Nazım Hikmet Ran, Vedat Nedim Tör, Rıfat Ilgaz

_______________________________________________________

CEYHUN ATUF KANSU:

Önceleri halk şiirinden etkilenmiş, sonradan toplumcu-gerçekçi çizgide eserler vermiştir.

·         Şiirlerinin kaynağını hoşgörü, insanlık sevgisi, ulusal bağımsızlık ve doğa oluşturdu.

·         Halk dilinden, halk söyleyişlerinden geniş biçimde yararlanarak  halkın özlemlerini, sevinçlerini, acılarını ve yaşama savaşımını coşkulu bir söyleyişle dile getirdi.

 

Şiir: Bir Çocuk Bahçesinde, Bağbozumu Sofrası,  Çocuklar Gemisi

pay destan)serler vermiştir.enmişır.

bir araç olarak görmüşlerdir. ile yazmaya çalışır.

…, Haziran Defteri , Buğday, Kadın, Gül ve Gökyüzü, Yurdumdan, Bağımsızlık (yapay destan)

Makale-deneme-fıkra: Devrimcinin Takvimi, Ya Bağımsızlık ya Ölüm Köy Öğretmenine Mektuplar,Tonguç’un Kitapları, Atatürkçü Olmak, Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Halk Önderi Atatürk, Cumhuriyet Ağacı, Sevgi Elması, Cumhuriyet Bayrağı Altında

______________________________________________________

ERCÜMENT BEHZAT LAV: (1903-1984)

Dadaizm, fütürizm, kübizm ve sürrealizm  akımları etkilerini şiirine yansıtmış, Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinde serbest ölçünün ilk uygulayıcılarından öncü bir şairdir.

·         Toplumsal konuları ve ülke meselelerini irdeleyen şiirler yazdı.

·         Yerel olmadan evrensele açılmayı denedi.

·         Şiirlerinde gününün,toplumunun olduğu kadar uzay çağının ve ileri teknolojinin de sorunlarına yer verdi.

Şiir: S.O.S., Kaos, Açıl Kilidim Açıl, Üç Anadolu

Tiyatro: Karagöz Step’te,Altın Gazap, Putlar Soytarısı, Asur Banipal’in Somurtuk Güldürüsü

__________________________________________________

NAZIM HİKMET RAN: (1902-1963) ‘’Putları Yıkıyoruz!’’

·         Lakabı “Güzel Yüzlü Şair” veya “Mavi Gözlü Dev”dir.

·         Nazım Hikmet,1938’de cezaevine girmiş ve şiirleri yasaklanmıştır. Türkiye’de ancak ölümünden iki yıl sonra 1965’te şiirleriyle yeniden önem kazanmıştır.

·         Türkiye’deki yaşamının çoğunu hapiste geçirmiş, daha sonra Moskova’ya gitmiştir. 1951 yılında Türk vatandaşlığından çıkarılmış, 2009 yılında geri alınmıştır.

·         Rusya’daki öğrenim yıllarında henüz Rusça öğrenmeden Mayakovski’nin etkisinde kalarak ölçülü, uyaklı şiiri bırakıp’’merdiven’’ biçimli şiire geçti.

·         Rusya’dan döndükten sonra öz, biçim ve tema bakımından yeni şiirleriyle serbest nazım ve toplumcu şiirin ilk örneklerini vermiştir.

·         Divan ve halk şiiri söyleyişlerini çağdaş bir anlayış içinde eritti.

Şiir: 835 Satır,Jakond ile Si-Ya-U,Gece Gelen Telgraf,Varan 3, Rubailer, Saat 21-22 Şiirleri, Dört Hapishaneden, Benerci Kendini Niçin Öldürdü?,Taranta Babu’ya Mektuplar, Şu 1941 Yılında, Yeni Şiirler, Son Şiirler,  Portreler, Yatar Bursa Kalesi’nde, 1+1=1, Simavna Kadısı Oğlu Şeyh Bedrettin Destanı, Kurtuluş Savaşı Destanı, Sesini Kaybeden Şehir

Tiyatro: Kafatası, Bir Ölü veya Merhumun Hanesi, Unutulan Adam, Enayi, İnek, Sabahat, Ferhat ile Şirin

Roman: Kan Konuşmaz, Yeşil Elmalar,Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim

Mektup: Kemal Tahir’e Mapushaneden Mektuplar, Bursa Cezaevinden Va-Nu’lara Mektuplar, Piraye’ye Mektuplar      Masal: Sevdalı Bulut, La Fontaine Masalları

___________________________________________________

VEDAT NEDİM TÖR:  Atatürkçü ideolojinin temel kaynağı olan KADRO dergisini Yakup Kadri ve Şevket Süreyya Aydemir’le birlikte kurdu.

Tiyatro: Değişen Adam, İmralı’nın İnsanları, Kör, Sahte Kahramanlar, Üç Kişi Arasında, İşsizler, Hep ve Hiç

Anı: Yıllar Böyle Geçti          Roman: Resim Öğretmeni

İnceleme: Kemalizmin Dramı, Atatürk Olmasaydı

___________________________________________________

RIFAT ILGAZ:

Bir zamanlar toplatılan Karartma Geceleri  adlı romanı, 2004 yılında 100 Temel Eser listesine girdi.

·         Dolmuş mizah dergisinde, ”Stepne’’ imzasıyla  Hababam Sınıfı romanıyla tanındı.

·          Hem yazılarında hem de kişisel hayatında toplumcu bir çizgi devam ettirdi.

·         Nazım Hikmet’in Bursa Cezaevinden gönderdiği yazıları ‘İbrahim Sabri’’mahlasıyla yayımlamıştır.

·         Edebiyat dünyasında ‘Koca Çınar’’ olarak bilinir.

·         Toplumcu çizgisinin yanında mizahi yazılarıyla da (Markopaşa dergisinde) tanınır.

·         İnsanların yaşantısını öykünmesiz, gösterişsiz bir dille yansıtır.

Şiir: Sınıf, Yarenlik,Yaşadıkça, Üsküdar’da Sabah Oldu, Devam, Soluk Soluğa, Kulağımız Kirişte, Güvercinim Uyur mu?, Ocak Katırı Alagöz, Karakılçık, Uzak Değil, Çocuk Bahçesi

Roman: Hababam Sınıfı, Karartma Geceleri,Halime Kaptan, Yıldız Karayel, Sarı Yazma, Bizim Koğuş

Öykü: Nerde O Eski Usturalar, Don Kişot İstanbul’da, Radarın Anahtarı, Hababam Sınıfı Uyanıyor, Saksağanın Kuyruğu, Şeker Kutusu, Geçmişe Mazi, Keş

Anı:Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra Mizah,Biz de Yaşadık, Yokuş Yukarı

  • 1940 SONRASI TÜRK ŞİİRİ
GARİPÇİLER ( 1941 ) “I.YENİ”

·  Geleneksel şiir anlayışına bir tepki olarak doğmuştur. 1941’de Orhan Veli, Oktay Rıfat, Melih Cevdet yayımladıkları “Garip” adlı kitapla adlarını duyurmuşlardır. Görüşleri garip karşılandığı için onlara “Garipçiler” denmiştir.

·  “Garip” kitabının en çok yadırganan ve üzerinde en çok konuşulan şiiri “Kitabe-i Seng-i Mezar”dır.

·  Sürrealizmin, bu akımın doğmasında çok büyük etkisi vardır.

·  Fransız şairler Valery, Rimbaud, Picasso’dan etkilenmişlerdir.

·  “Nasır ve kundura” gibi sözcükler ilk kez bir şiirde kullanılır.

Şiir Anlayışları:

·  Şiir ölçü ve uyaktan kurtarılmalıdır.

·  Şiirde edebi sanatlara yer verilmemelidir. Şairane sözden kaçınılmalıdır.

·  Şiir dili halkın konuştuğu dil olmalıdır. Dildeki her sözcük şiire girmelidir.

·  Şiirde nükteli, şaşırtmaya dayalı bir anlatım benimsenmelidir.

·  Şiirde asıl olan anlamdır ve bu anlam çoğunluğun anlayabileceği nitelikte olmalıdır.

·  Günlük yaşamdaki her şey şiirin konusu olabilir. Şiirde en sıradan insanlar ve olaylardan söz edilebilir. Şiir yüksek zümrenin malı olmaktan çıkarılmalıdır.

·  Şiir düşünce ve zekâdan güç alarak yaşama sevincini ve yaşamın güzelliğini anlatmalıdır.

TEMSİLCİLERİ: ORHAN VELİ KANIK, MELİH CEVDET ANDAY, OKTAY RİFAT HOROZCU

__________________________________________________

ORHAN VELİ KANIK: (1914-1950)

İlk şiirlerini 1936’da Varlık’ta yayımlamıştır. Bu şiirlerinde duygusal, romantik, bireysel bir tutumu vardır.

·  Ahmet Muhip Dıranas, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Fransız sembolistlerinden etkilenmiştir.

·  Cumhuriyet dönemi şirinde yeni bir çığır açan şair, Garip akımının en önemli ismidir.

·  Geleneksel şiir anlayışına karşı çıkmış, eski şiirle bütün bağlarını koparmıştır.

·  Şiirde edebi sanatlara, ölçü ve uyağa karşıdır. Anlatımı lirik, dili durudur.

·  Şairane sözden, edebiyat yapmaktan, yıpranmış kalıplardan, klişe sözlerden kaçınır.

·  Yalın bir halk dili ile esprili, nükteli şiirler yazmıştır.

·   Gelenekçi şiire bağlı olanlarca şiiri ayağa düşürdüğü için eleştirilirken “Yaprak” adlı bir sanat dergisi çıkararak yeni ürünlerini burada yayımlamıştır.

·  La Fontaine’den çeviriler yapmış (49 tane), onunkine benzer fabllar yazmıştır.

·  Nasrettin Hoca’nın fıkralarını nazma çevirmiştir (72 tane).

·  Şiirlerinde derin bir bir ironi vardır.

Şiir: Garip, Vazgeçemediğim, Destan Gibi, Yenisi, Karşı, Nasrettin Hoca Hikâyeleri   (Ölümünden sonra Bütün Şiirleri adıyla bir kitapta toplanmıştır.)

Düzyazı: La Fontaine Masalları, Nesir Yazıları, Denize Doğru, Edebiyat Dünyamız, Bindiğimiz Dal

__________________________________________________

MELİH CEVDET ANDAY:(1915-2002)

1940’larda anlaşılır bir dil kullanır, 1950’lerden sonra imgelerle yüklü bir dile geçmiştir.

·  İlk şiirlerinde görülen romantik özelliklerden sıyrılarak şiiri duygulardan çok aklın egemenliğine, güzel günlerin özlemine bırakmıştır.

·  Söz oyunlarından kaçarak yalın bir söyleyişi benimsemiştir.

·  Roman, tiyatro, fıkra, makale, deneme, çeviri ve gezi türlerinde yazmış; ancak daha çok şiiri önemsemiştir.

Şiir: Rahatı Kaçan Ağaç, Telgrafhane, Kolları Bağlı Odysseus, Teknenin Ölümü, Yağmurun Altında, Yan Yana…

Roman: Ayaklar, Gizli Emir, Raziye, Yağmurlu Sokak, İsa’nın Güncesi, Meryem Gibi

Gezi: Azerbaycan, Özbekistan, Bulgaristan, Macaristan…

Deneme: Doğu-Batı, Konuşarak, İmge Ormanları

__________________________________________________

OKTAY RİFAT HOROZCU: (1914-1988)

·  Şiirlerinde çocukluk anılarına ve çocuksu duygulara çokça yer vermiştir.

·  Şiirlerinde sürekli bir değişim görülür, hep bir başkalığın peşine düşmüştür.

·  Bireyci, toplumcu, gerçeküstücü (sürrealist) akımların penceresinden dünyayı mutlu bir gözle seyretmiştir; modern ressamlar gibi sözcüklerle tablolar çizmiştir.

·  Şiirinin dilini mecazlarla yüklemiş; günlük konuşmalardan, halk söyleyişlerinden, folklordan yararlanmıştır.

·  Önceleri “toplum için sanat” anlayışını savunmuş, sonra “sanat için sanat” çizgisine kaymıştır.

·  Alaya ve yergiye şiirlerinde yer vermiştir.

Şiir: Garip, Güzelleme, Aşk ve Avarelik Üzerine Şiirler, Yaşayıp Ölmek, Aşağı Yukarı, Karga ile Tilki, Perçemli Sokak, Aşk Merdiveni, Çobanıl Şiirler, Koca Bir Yaz…

Roman: Bir Kadının Penceresinden, Danburu, Bay Lear

Tiyatro: Birtakım İnsanlar, Kadınlar Arasında (Mirasyedi bir paşa oğlunun yoksul bıraktığı annesi anlatılır.) Oyun İçinde Oyun ( Karagöz ve Ortaoyunu’ndan alınan konuları işler.) Atlar ve Filler, Çil Horoz, Yağmur Sıkıntısı…

 

HİSARCILAR (1950 ):’’Radyoda Bir Hisar Saati” programında görüşlerini açıklamışlardır.

  • Sanatçının dili yaşayan dil olmalıdır.
  • Sanatçı bağımsız olmalıdır.
  •  Sanat milli olmalıdır.
  • Sanatta yenilik esastır.

Garipçilere tepki olarak 1950’den sonra Mehmet Çınarlı’nın çıkardığı Hisar dergisi etrafında toplanan sanatçılardan oluşan bir topluluktur.

·  Bu topluluk milli ve manevi değerlere dayalı bir şiir anlayışı ortaya koymuştur.

·  Ölçü ve uyak gibi ögeleri önemsemişler; aşk, doğa, yurt sevgisi gibi konuları işlemişlerdir.

·  Batı taklitçiliğine ve sanatın siyasete alet edilmesine karşı çıkmışlardır.

·  Dildeki kargaşanın giderilmesini savunmuşlardır.

·  Dalgacı, nükteci söyleyişe karşı çıkmışlardır.

_______________________________________________________

Mehmet Çınarlı:

İlk şiiri “Antalya’da Kış” 1937’de Antalya gazetesinde çıktı. Üniversitelerarası bir şiir yarışmasında “Sonbahar Duyguları” şiiriyle de birincilik kazandı (1948). Çınarlı, geleneğe bağlı bir şairdir. Aruz ve heceyle şiirlerini yazdı.

Şiir:Güneş Rengi Kadehler, Gerçek Hayali Aştı, Bir Yeni Dünya Kurmuşum; Deneme: Halkımız ve Sanatımız, Söylemek Yaraşır, Sanatçı Dostlarım Mısralarda Gezinti; Anı: Zaman Perdesi, Altmış Yılın Hikayesi

______________________________________________________

Selahattin Batu :

Şiir: Bursa’da Yeşiller, Rüzgârlı Su;          Deneme: İnsan ve Sanat;

Oyun: Güzel Helena, Oğuzata, İphigenia Tauris’te;   Gezi: Romencero )

______________________________________________________

Yavuz Bülent Bakiler 

Şiir:Yalnızlık, Duvak,Seninle, Harman, Bir Gün Baksam ki Gelmişsin;

Gezi:Üsküp’ten Kosova’ya,Türkistan Türkistan

_______________________________________________________

Feyzi Halıcı:

Şiir: Bir Aşkın şiirleri, Masmavi, İstanbul Caddesi, Gecenin Bir Yerinde İki Ceylan, İstanbul ve Fetih Şiirleri, Saz şairlerinin Diliyle Atatürk

————————————————————————————————————–

Bekir Sıtkı Erdoğan

Şiir:Bir Yağmur Başladı, Dostlar Başına, Kışlada Bahar, Binbirinci Gazel

_______________________________________________________

Nevzat Yalçın

Şiir: Güneş ve Adam, Daha Yeni Daha Yakın, En Eski En Uzak;  Oyun: Bunalım

______________________________________________________

Munis Faik Ozansoy

Şiir:Büyük Mabedin Eşiğinde, Hayal Ettiğim Gibi, Yakarış, Bir Daha,  Zaman Saati, Yakınma, Kaybolan Dünya, Düşündüğün Gibi

_______________________________________________________

Gültekin Samanoğlu

Şiir: Alacakaranlık ve Uzun Vuran Gölge

______________________________________________________

İlhan Geçer:

Şiir: Büyüyen Eller, Belki, Bir Bulut Geçti, Yeşil Çağ, Hüzzam Beste, Özlem Rıhtımı

_______________________________________________________

Mustafa Necati Karaer:

İlk şiiri Yurdumun Dağlarına 1942’de Çınaraltı dergisinde çıktı. Hemen her şiirinde dil-şekil-vezin-âhenk endişesini duyan şair, konuya da önem vermiştir. Şiir.Sevmek Varken, Güvercin Uçurmak, Ses Mimarlarımızdan

GARİP DIŞINDA YENİLİĞİ SÜRDÜREN ŞİİR

II. Yeni’ye kadar milli, memleketçi, toplumcu-gerçekçi ve Garip şiiri dışında şiir arayışları sürer.

 

1940’larda

  • Cahit Külebi, Behçet Necatigil, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Özdemir Asaf
“Mavi Hareketi”ne mensup olan

  • Orhan Duru, Tahsin Yücel, Attila İlhan, Yılmaz Gruda, Ferit Edgü, Ahmet Oktay
1960   sonrasında mistik bir duyarlılıkla bu tarzda şiirler yazan

  •  Erdem Beyazıt, Cahit Zarifoğlu, Hilmi Yavuz

yeni şiir arayışlarına girer. Bu şairler şiirde gerçekleşen arayışları kavrama ve farklı şiir tarzları arasındaki ilişkiyi ortaya koymaya çalışırlar.

__________________________________________________

CAHİT KÜLEBİ :(1917-1997)

·  1940 sonrasında başlayan şiirimizin yenileşme hareketinde kendine özgü bir yer edinmiştir.

·  “Memleketçi Şiirimize” yeni bir ses getiren şairin şiirlerinde derin bir Anadolu sevgisi vardır. İyimser, açık, gerçekçi bir bakışla Anadolu’ya eğilmiştir.

·  Şiirlerinde milli romantizm oluşturduğunu söylemiştir fakat şiirlerinde realist unsurlar ağır basmıştır.

·  Şiirlerinde temiz bir Türkçe, Karacaoğlan’ı andıran bir içtenlik, yeni bir romantizm, içten bir duyarlılık görülür. Ona göre bu romantizm, fertçi değil toplumcudur.

·  Yurdumuzun ilkel katıksız coğrafyalarından hareket ederek “dağ çeşmeleri gibi serin ve temiz bir şiir” söylemek dileğindedir.

·  Biçim yönünden serbestliği savunur, heceyi pek kullanmaz; ancak kafiyeyi bir ses unsuru olarak çoğu zaman kullanır.

·  Şiirlerinde halk deyişlerine, türkülerine yer verir.

·  “Hikâye” ve “Sivas Yollarında” şiirleri ünlüdür.

Şiir: Adamın Biri, Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda, Rüzgâr, Yeşeren Otlar, Süt, Yangın, Türk Mavisi, Sıkıntı ve Umut, Yangın, Güz Türküleri

Anı: İçi Sevda Dolu Yolculuk

Deneme: Şiir Her Zaman

__________________________________________________

BEHÇET NECATİGİL: (1916-1979)   ”Evler Şairi”

·  1940 kuşağının kendine özgü bir şiir çizgisi olan şairlerin başında gelir.

·  Önceleri Garipçilerin etkisinde olan Necatigil, sonra onlardan ayrılmıştır.

·  Şiirlerinde değişen özellikler görülür. İlk şiirlerinde yalın bir söyleyiş varken sonraki şiirlerinde kapalı bir söyleyiş vardır.

·  Rahat, gösterişe kaçmayan, sembollere dayalı, şiir geleneklerini gözeten bir anlayıştadır.

·  Özellikle son şiirlerinde Divan şiirinin özelliklerinden yararlanarak kapalı bir şiire ulaşmıştır. Mitolojik unsurları da kullanması şiirlerine gizemli bir hava katmıştır.

·  Şiirlerinde kendi evinden başlayarak öteki evleri, sokağı, çevreyi, giderek dış dünyayı ve toplumu sorunlarıyla anlatmış, evrensel konuları işlemiştir.

·  İlk şiir kitabı “Kapalı Çarşı”da geleneksel şirin etkisindedir. Biçim, kafiye, ölçü, söz sanatları vardır. Çevre’de biçimsel özgürlüğe geçmiştir, gözlemden yararlanır. Evler kitabında tamamen toplumsal olaylara değinmiş, küçük aileleri gözlemleriyle anlatmıştır. Divançe’de ise modern yorumlarla gazel ve kasideler yazmıştır. Ancak bir süre sonra felsefi şirler yazmıştır: Belki Yazdı, İki Başına Yürümek.

·  “Eski Toprak” şiiriyle Yedi Tepe Şiir Ödülü’nü, “Yaz Dönemi” şiiriyle TDK Şiir Ödülü’nü kazanmıştır.

·  “Gizli Sevda” ve “Solgun Bir Gül Oluyor Dokununca” şiirleri ünlüdür.

Şiir: Kapalı Çarşı, Çevre, Evler, Divançe, Belki Yazdı, İki Başına Yürümek, Arada, Eski Toprak, Dar Çağ, Yaz Dönemi, En/Cam, Zebra, Kareler ve Aklar, Sevgilerde, Beyler, Söyleriz

İnceleme: Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü, Edebiyatımızda Yazarlar Sözlüğü

Radyo Oyunu: Pencere, Gece Aşevi, Yıldızlara Bakmak, Üç Turnalar, Turunçlar

Çeviri: “Yalnızlık Bir Yağmura Benzer” ismiyle çeviri şiirleri yayımlanmıştır. 8’i Knut Hamsun’a ait olmak üzere 30’a Yakın çevirisi vardır.

Yıldızlara Bakmak: Tek perdelik bir radyo oyunudur. Eserde duygularını yitirmiş bir insan konu edinir. Oyunun kahramanı “Yolcu”, yitirdiği güzelliklerin peşine düşer ama geç kalmıştır. Oyunda yaşamın güzelliklerini algılayamamanın eleştirisi Gözlem Evi müdürünün ağzından yapılır. Ona göre “yıldızlara bakmadan yaşayan” ve “hep işine bakmış çok insan” vardır

___________________________________________________

ÖZDEMİR ASAF : (1923-1981)

·         Şiirlerini döneminden ayrı bir dil ve biçimde yazmıştır.

·         Yaşadıklarını, çevresindeki olayları soyutlaştırarak aktarmıştır.

·         Şiirlerinde sen-ben ikilemini işlemiştir.

ŞİİR:Dünya Kaçtı Gözüme, Sen Sen Sen, Bir Kapı Önünde, Benden Sonra Mutluluk, Nasılsın, Yalnızlık Paylaşılmaz, Çiçekleri Yemeyin,

DÜZYAZI:Özdemir Asaf’ÇA, Yuvarlağın Köşeleri

HİKÂYE:Dün Yağmur Yağacak

___________________________________________________

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA: (1914-2008)

·  Öğrenimini Anadolu’nun değişik yerlerinde sürdürmüş, subaylık yaptığı yıllarda ise Anadolu’yu tanıma fırsatı bulmuştur.

·  Her konuda şiir yazan usta bir sanatçıdır. Bireyselden toplumsala, ulusaldan evrensele uzanan bir çizgide kendine özgü bir şiir oluşturmuştur.

·  Hiçbir edebi topluluğa katılmayan sanatçı, ilk şiirlerinde Necip Fazıl’ın etkisinde kalmış; kendi çizgisine yönelişi “ Çocuk ve Allah”, “Daha” şiirleriyle olmuştur.

·  Şiirleri devamlı bir gelişme göstermiştir. Kurallı biçimlerden serbest biçimlere, anlamsız özlerden en yalın anlamlara varan şiir türlerini denemiştir.

·  Her şiirinde bir “yeni”yi dener gibidir. Çoğu şiiri oldukça yalın ve açık, bazı şiirleri sembol yüklüdür.

·  İç ve dış gerçeklere bakarak, bilinçaltına yönelerek şiire yeni ürperişler getirmiştir.

·  Genellikle epik-dramatik, lirik-didaktik, ve toplumsal gerçekçi anlayıştadır.

·  Yapma destanları ve epik söyleyişi ile yeni şiirimizde özgün bir yer edinmiştir. Kurtuluş Savaşı tarihini anlatmıştır.

·  Ona göre “Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir.”

·  Şiir dili en son türetilen sözcüklerle doludur. Bazen katı bir öztürkçeci kesilir, karşılık bulamadığı kavramlara kendinden sözcükler türetir.

·  “Türkçem benim ses bayrağım.” diyen şair kendine özgü bir dil yapısı geliştirmiştir.

·  Hemen her konuda çok eser veren sanatçı Tanzimat’tan günümüze, eserlerinin özü, sayısı, hacimleri bakımından en verimli sanatçımızdır.

·  Hemen her konuda eser veren sanatçı, hayat ile ölüm arasındaki acı tezadın insanların davranışlarına yansımasını başarıyla işlemiştir.

·  Şiirlerinde mağara devri insanından modern çağın insanına kadar insanın iç ve dış dünyasını, yurt ve dünya insanını çok değişik biçimde işlemiştir.

·  Şiiri “sezgi” ve “us” olmak üzere iki dönemde incelenebilir. Sezgi döneminde kendine has bir şiir dili ve biçemi yaratma-ya çalışmıştır. Us döneminde güçlü bir Türkçe tutkusuyla dikkat çeker. Bu dönemde dilin sadeleştirilmesi çabalarına katılmış, evrensel temalara ağırlık vermiştir. 1970 sonrasında yoğunlukla çocuk şiirleri yazmıştır. Hem Türkiye’de hem de uluslararası düzeyde birçok ödül kazanmıştır.

ŞİİR: Çocuk ve Allah, Çakırın Destanı, Üç Şehitler Destanı, Çanakkale Destanı, Kubilay Destanı, 19 Mayıs Destanı, Havaya Çizilen Dünya, Daha, Yedi Memetler, Türk Olmak, Toprak Ana, Yunus Emre’de Olmak, Nötron Bombası, Dişiboy,Takma Yaşamlar Çağı, Batı Acısı, Dildeki Bilgisayar, Ayaküstü Aylam, Dışarıdan Gazel, Balina ile Mandalina, İstanbul-Fetih Destanı, Çukurova Koçaklaması, Delice Böcek, Cezayir Türküsü, Dildeki Bilgisayar,  Aç Yazı, Asu, Anıtkabir, Sivaslı Karınca, Hoo’lar, Malazgirt Ululaması

Gezi: Mevlana’da Olmak      Tiyatro: Vietnam Körü

__________________________________________________

SABAHATTİN KUDRET AKSAL: (1920-1993)

·         İlk şiirlerinde Garipçilerin etkisinde kalmış, yaşamın akışındaki bireysel mutluluk ve sevinçleri anlatmıştır.

·         Şiirlerinde yaşama sevincini işlemiştir.

·         1960’tan sonra düşünce yönü ağır basan şiirler yazmıştır.

·         Hikâyelerinde psikolojik gözlemler ön plandadır.

ŞİİR:Şarkılı Kahve, Gün Işığı, Duru Gök, Bir Sabah Uyanmak, Elinle, Eşik, Çizgi, Zamanlar, Bir Zaman Düşü, Buluşma, Batık Kent
HİKÂYE:
Gazoz Ağacı
, Yaralı Hayvan

OYUN:Evin Üzerindeki Bulut, Şakacı, Bir Odada Üç Ayna, Tersine Dönen Şemsiye, Kahvede Şenlik Var, Kral Üşümesi, Önemli Adam, Bay Hiç, Bir Dalda Üç Ayna
DENEME:
Geçmişle Gelecek

__________________________________________________

MAVİCİLER ( 1952 ):

·  Garip akımına karşı çıkmış, şairane bir sanat anlayışını benimsemişlerdir.

·  Kendilerini sosyal gerçekçi  olarak nitelemişlerdir.

·  Sosyal gerçeklik onlara göre “ulusal, Batılı, sosyal ve aydınlık sanat yolu”dur.

·  Evrensele giden yolun ulusallıktan geçtiğini savunmuşlardır.

·  Anadolu’yu her yönüyle işleme iddiasındadırlar.

 

Orhan Duru, Tahsin Yücel, Atilla İlhan, Yılmaz Gruda, Ferit Edgü, Ahmet Oktay

Demir Özlü

______________________________________________________

ORHAN DURU: (1933-2009)

İngilizce  science-fiction sözünü Türkçe’ye bilim-kurgu olarak tercüme eden, kullanan ve bu sözcüğü Türkçeye kazandıran kişidir.

Eserleri: Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye’nin Kurtuluş Yılları, Düşümde ve Dışımda, Yeni ve Sert Öyküler, İstanbulin

TAHSİN YÜCEL (1933-…) Peygamberin Son Beş Günü, Mutfak Çıkmazı, Bıyık Söylencesi romanları genel anlamda, halka karşı ironik eleştiriler barındırır. Bunlardan Peygamberin Son Beş Günü fazla solcu bulunduğundan dolayı politik anlamda da eleştiriler almıştır.

·         Türkiye’ye göstergebilimi tanıttığı çalışmaları  vardır.

Roman: Peygamberin Son Beş Günü, Mutfak Çıkmazı, Bıyık Söylencesi, Kumru ile Kumru

Öykü: Golyan Devrimi, Haney Yaşamalı, Uçan Daireler, Yaşadıktan Sonra, Ben ve Öteki, Aykırı Öyküler, Komşular    İnceleme: Dil Devrimi,Eleştirinin Abecesi

______________________________________________________

·  ATTİLA İLHAN: (1925-2005)

İstanbul Hukuk’u yarıda bıraktı. 6 yıl Paris’te yaşadı. Noktalama işaretlerini ve büyük harfleri kullanmadı. PİA şiirini Mecidiyeköy’den Taksim’e giderken yazdı. (Pakistan İnternational Airlines) PİA: Başı bereli, yağmurluklu genç kız. (Ali Kaptanoğlu takma adını kullandı: Sinemaya tutkunluğum bilinmeden şiirim anlaşılmaz der.)

·  Garip akımına karşı çıktığı için II. Yeni’nin öncüsü sayılmaya çalışılsa da I. ve II. Yeni’nin şiirinin şiirimizi yozlaştırdığını iddia ederek bu grupların içinde yer almamıştır.

·  “Maviciler”  diye bilinen toplumcu gerçekçi şiir akımını başlatmıştır.

·  Adını CHP’nin şiir yarışmasında ikinci olan “Cebbaroğlu Mehemmet” adlı şiiriyle duyurmuştur.

·  Şiirlerinde romantik bir duyarlılıkla toplumsal gerçeklik  açısından çağımıza, yaşadığımız güne bakar. İnançlarında ayak direyen, sert çıkışlar yapan, gerçeklerden çok anılara sığınan bir karakter yapısı vardır.

·  “Serüven tutkunu” olan şair; en çok aşk, içki, intihar, ölüm, kavga, kahramanlık, barış, yalnızlık… temalarını işler.

·  Şiirlerinde Divan şiirinin biçimsel özelliklerinden, imgelerinden yararlanır.

·  Canlı konuşma diline, argoya, halk deyimlerine yer verir.

·  Roman, deneme, gezi,  eleştiri, anı, fıkra türlerinde de eser vermiştir.

·  “Nevin Yıldız” takma adıyla İstanbul, “Beteroğlu” takma adıyla “Yücel” dergilerinde şiirleri çıkan sanatçının ilk şiiri “Balıkçı Türküsü”dür.

·  İlk iki romanı “Sokaktaki Adam” ve “Zenciler Birbirine Benzemez”den sonraki romanlarında tarihsel konuları işler.

·  Şiirlerini üç evrede inceleyebiliriz:

1)Toplumcu gerçekçi( 1941-1951)

2)Kendi varlığını ve evrendeki yerini sorguladığı evre (1959-1968)

3)Neoklasik Dönem

Şiir: Ayrılık Sevdaya Dâhil, Bela Çiçeği, Ben Sana Mecburum, Böyle Bir Sevmek, Duvar, Elde Var Hüzün, Sisler Bulvarı, Yağmur Kaçağı, Yasak Sevişmek, Korkunun Krallığı

Roman: Sokaktaki Adam, Zenciler Birbirine Benzemez, Sırtlan Payı, Kurtlar Sofrası, Bıçağın Ucu, Yaraya Tuz Basmak, Fena Halde Leman, Dersaadet’te Sabah Ezanları, Haco Hanım Vay

Gezi: Abbas Yolcu

Deneme: Hangi Batı, Hangi Atatürk, Hangi Sol, Hangi Sağ, Hangi Edebiyat, Hangi Laiklik, Hangi Küreselleşme, Faşizmin Ayak Sesleri

Fıkra: Batı’nın Deli Gömleği, İkinci Yeni Savaşı, Gerçekçilik Savaşı

Anı: Yanlış Erkekler, Yanlış Kadınlar

Cumhuriyet Söyleşileri: Dönek Bereketi, Bir Sap Kırmızı Karanfil, Ufkun Arkasını Görebilmek, Yıdız-Hilâl ve Kalpak

·  Senaryo:Yalnızlar Rıhtımı, Şoför Nebahat, Ateşten Damlalar, Rıfat Diye Biri, Devlerin Öfkesi,Ver Elini İstanbul, Kartallar Yüksek Uçar, Yıldızlar Gece Büyür

__________________________________________________

YILMAZ GRUDA: (1930_…) Seyirlik tiyatro oyunları da yazıp, çeviriler yapan Gruda’nın eserlerinde geleneksel Türk tiyatrosu ve Çehov etkisi açıkça görülür. Sanatçının yayımlanmış eserleri bulunmaktadır.

Çerçi Zeus- Bir Çağdaş Mitoloji Denemesi

_______________________________________________________

FERİT EDGÜ: (1936-…) Yazılarında edebiyatın konumu, yazarın özgün koşulları ve nitelikleri üzerinde durmuştur.

Romanlarında ‘’Niçin?’’ sorusundan çok ‘’Nasıl?’’ sorusu üzerinde durmuştur.

Eserlerinde çevresiyle uyum sağlayamayan bireyin sorunlarına değinmiştir.

Şiir: Ah Min-el Aşk, Dağ Şiirleri

Roman: Kimse ,O/Hakkari’de Bir Mevsim, Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı

Öykü: Kaçkınlar, Bozgun, Çığlık, Bir Gemide, Av, Doğu Öyküleri,Do Sesi , Nijinski Öyküleri

Deneme: Yazmak Eylemi, Seyir Sözcükleri, İnsanlık Halleri, Sözlü-Yazılı

_________________________________________________

AHMET OKTAY: (1933-…)TRT’de çalışmış, İstanbul radyosunda görev almıştır.

·   İlk şiiri “Gerçek” dergisinde çıkan sanatçı toplumcu sanatı benimseyen bir şair olarak belirdi.

·   Ahmet Arif’le başlayan ve İkinci Yeni’ye uzanan şiir serüveninde “kendi durumuna ve yaşadığı günlere tanıklık” etmek isteyen bir sanat tutumunu benimseyerek imgenin aralıklarından toplumcu bir aydınlığa uzanmak isteğiyle tedirginliğin şiirini yazdı.

·   Şiir ve Türk şiiri üzerine yazdığı deneme ve incelemeleriyle de dikkati çekti.

·   Özellikle 1980’den sonra kültür, sanat ve edebiyat sorunları üzerine maddeci estetikle çağdaş eleştiri yöntemlerinden yararlanarak kapsamlı çalışmalar yaptı.

Şiir: Gölgeleri Kullanmak, Her Yüz Bir Öykü Yazar, Sürgün, Yol Üstündeki Semender( B.Necatigil şiir ödülü), Ağıtlar ve Övgüler, Az Kaldı Kışa, Hayalete Övgü,Söz Acıda Sınandı, Dr. Kaligari’nin Dönüşü, Sürdürülen Bir Şarkının Tarihi

Eleştiri- Deneme- İnceleme: Bir Arayışın Yazıları, Yazın, Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları, Yazınsal Eleştiriler 1-2, Siyasal İslam’a İtirazlar…

_________________________________________________

DEMİR ÖZLÜ: (1935-…) Soluma (1963 Türk Dil Kurumu Hikâye Ödülü ), Stokholm Öyküleri (1988 Sait Faik Hikâye Armağanı), Bir Yaz Mevsimi Romansı (1990 Orhan Kemal Roman Ödülü), İthaka’ya Yolculuk (1996 Dünya Kitap Dergisi Yılın Kitabı Ödülü)

__________________________________________________

1960 SONRASI MİSTİK DUYARLILIK ŞİİRİ

  •  C.Zarifoğlu, İsmet Özel, Sezai Karakoç, Ebubekir Eroğlu, Erdem Beyazıt, Hilmi Yavuz, A.Halet Çelebi İslamcı-mistik duyarlılıkla yazmışlardır.
  • Sanatçılar N.Fazıl, M.Akif, Y.Emre, Fuzuli ve Şeyh Galip’i örnek alırlar.
  • Geleneksel değerlerle Batı değerlerinin çatışmasını işlerler.

ERDEM BEYAZIT: (1939-2008) Tok, kavgacı, destana yakın bir üslupla söylediği şiirlerinde ince duyarlılıkları işlemiştir.

·         İslam estetiğinin biçimlendirdiği kapalı ve imgeci bir söylemi vardır.

Şiir:Sebep Ey, Risaleler

Gezi: İpek Yolundan Afganistan’a

_________________________________________________

CAHİT ZARİFOĞLU: (1940-1987) İlk şiir ve öykülerini öğrenciyken Kahramanmaraş’ta yayımlamış, ardından İstanbul ve Ankara’daki dergilerde çıkan şiirleriyle tanınmıştır.

·   Ankara’da yayımlanan Mavera ve Edebiyat dergilerinin sürekli yazarı olmuştur.

·   İlk şiirlerinde II. Yeni akımının etkileri görülür. Madde- ruh çatışması, “Batı diktasına karşı Doğu protestosu” temalarını işlemiştir.

·   Şiirlerinde dinsel inançları çerçevesinde ele aldığı Anadolu insanının acı, umut ve sevgilerini yansıtmıştır.

·   Son şiirlerinde ise İslamcı düşüncedeki insan sevgisi, toplumsal mutluluk anlayışını yansıtmıştır. Yer yer gerçeküstü ögelere yer vermiş, eski şiir kalıplarını uygulamıştır.

Şiir: Yedi Güzel Adam, İşaret Çocukları, Menziller, Korku ve Yakarış

Öykü: İns     Günlük: Yaşamak    Deneme: Bir Değirmendir Bu Dünya

Roman: Savaş Ritmleri, Ağaçkakanlar, Serçekuş…

___________________________________________________

HİLMİ YAVUZ: (1936-…) İngiltere’de BBC’nin Türkçe Yayınlar Bölümü’nde görev aldı, Boğaziçi Üniversitesi’nde uygarlı tarihi, felsefe, modern mantık okuttu.

·   İlk şiirleri, öğretmeni Behçet Necatigil’in yönetiminde çıkardıkları Dönüm dergisinde yayımlandı.

·   İkinci Yeni anlayışına koşut imgeci, özde yoğunlaşıp biçimde yetkinleşmeyi amaçlayan ilk şiirlerini, geniş bir kültür birikiminin değerlendirildiği yeni şiirleri izledi.

·   Geleneğin (divan şiiri) çağdaş bir bakış açısı ve yeni şiirin olanaklarıyla yoğrulduğu, biçimle özün dengelendiği usta işi örnekler verdi.

·   Felsefe yazılarında Doğu- Batı çatışması üzerinde durmuştur.

Şiir: Bakış Kuşu (usta bir dize işçiliği, titiz bir imge düzeni), Bedrettin Üzerine Şiirler (yoğun bir şiir dili, diven şiir geleneği), Doğu Şiirleri (Doğu’nun gerçekleriyle buluşur), Gizemli Şiirler (’den sonra şiiri giderek içe kapanır, gizemleşir), Yaz Şiirleri, Zaman Şiirleri, Hüzün Ki En Çok Yakışandır Bize, Ayna Şiirleri, Çöl Şiirleri, Akşam Şiirleri, Yolculuk Şiirleri…

Deneme- Eleştiri: Felsefe ve Ulusal Kültür, Roman Kavramı ve Türk Romanı, Kültür Üzerine, Felsefe Üzerine…

Anlatı: Taormina, Fehmi K.nın Acayip Serüvenleri, Kuyu, Üç Anlatı

 

İKİNCİ YENİCİLER (1954-1965):

 

·  Garip akımına ve 1940 kuşağının toplumcu gerçekçilerine tepki olarak ortaya çıkmıştır.

·  Eşyanın alışılmış düzenini alt üst etme peşinde koşan bu sanatçılar, egzistansiyalizm (Varoluşçuluk) ve sürrealizm akımından etkilenmişlerdir.

·  Anlamın “anlamsızlık” boyutuna vardığı bireyci şiirler yazmışlardır.

·   Bunalım, yalnızlık, umutsuzluk temaları ağır basar.

·  Garipçilerle ortak yönleri ölçü, uyak gibi şiir kurallarına uymamaları ve sürrealizmden etkilenmeleridir.

·  “Şiir için şiir” anlayışı benimsenmelidir.

·  İmgelere şiirin kapıları sonuna kadar açılmalıdır.

·  Edebi sanatlara özgürlük tanınmalıdır.

·  Konuşma dili, halk şiiri ve halk kültüründen uzaklaşılmalıdır.

·  Aydınlara seslenen bir anlayışla eserler verilmelidir.

·  Şiir anlam ve akıldan uzaklaştırılmalı, duyguya ve çağrışımlara yaslanmalıdır.

·  Nükte, şaşırtma ve tekerlemeden  kaçınılmalıdır.

·  Sözcüklerin anlamlarına değil, söyleyişine ve onlara kazandırdığı hayal ve buluşlara önem verilmelidir.

·  Duyulmadık yeni sözcükler (üvercinka, cehennet, aparthan) üretmişlerdir.

Ülkü Tamer,Cemal Süreya, Ece Ayhan, Sezai Karakoç, Edip Cansever,

Turgut Uyar, Tevfik Akdağ, İlhan Berk

_________________________________________________

ÜLKÜ TAMER: (1937-…) İkinci Yeni’ye, bu akımın ana karakteristikleri oluştuktan sonra dahil olduğu halde, kendine özgü imge dünyası ve süssüz, sade söyleyişiyle dikkati çekti.

·         Çoğunlukla keskin bir ironiyle örülmüş derin acıların ve beşeri trajedilerin dile geldiği şiirlerinde 1970’lerden sonra toplumsal duyarlılık da öne çıktı.

·         Çağdaş İngiliz şiirini yakından izleyen, Batı etkilerine açık bir şairdir.

·         Özellikle 1960’ların ikinci yarısında yazdıklarıyla kapalı şiir anlayışının kusursuz örneklerini verdi.

·         Toplumsal sorunlara yönelirken de şiirin düzeyini düşürmedi.

·         Ahmet Kaya ‘nın Başkaldırıyorum ve An Gelir albümünde seslendirdiği “Gül Dikeni” ve “Üşür Ölüm Bile”nin bestecisidir. Zülfü Livaneli´nin seslendirdiği “Memik Oğlan” ve tabii ki “Güneş Topla Benim İçin” ve Grup Yorumun “Düşenlere” türküsünün de söz yazarıdır.

·         ‘İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür’’şiiriyle 1967 Yeditepe Şiir Ödülü’nü kazandı.

Şiir: İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür, Soğuk Otların Altında, Gök Onları Yanıltmaz, Ezra ile Gary, Virgülün Başından Geçenler, Sıragöller, Yanardağın Üstündeki Kuş

Öykü: Allaben Öyküleri (1991 Yunus Nadi Öykü Armağanı), Çocukluğumdaki Bayramlar

Anı: Yaşamak Hatırlamaktır

_________________________________________________

·   CEMAL SÜREYA: (1931-1990):  II. Yeni hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarındandır. Asıl adı Cemalettin Seber’dir. Ankara Hukuk Fa. Mezunu, maliyeci. Üvercinka’yı Eskişehir Vergi Dairesinde çalışan güvercin salınışlı uzun boylu kız için yazar.

“Biliyorsun ben neredeysem yalnızlığın başkenti orasıdır.”

·   “Papirüs” dergisini çıkarmış, çeşitli yayınevlerinde danışmanlık, redaktörlük, çevirmenlik yapmıştır.

·   Geleneğe karşı olmasına rağmen geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden biridir.  Geleneğin diri değerlerinden yararlanmıştır.

·   II. Yeni hareketine katılmakla birlikte şiirde anlamsızlığı  savunan görüşleri benimsememiştir.

·   Şiirde erotizmi canlandırırken toplumsal değerlere uzak düşmemiştir.

·   Şiirin “anayasaya aykırı” olduğunu, yasadışı olduğunu savunmuştur. Bu yüzden şiirde öyküden kaçınmış; çarpıcı, yoğun imgelere yer vermiştir.

·   O, yeni şiirin modern ressamı gibidir. Yaşadığı çağı, canlıları ve çevreyi ironik bir söyleyişle şiirleştirmiştir.

·   Şiirde önce biçime önem verir sonra insani öze yönelir, şiirinde toplumsallığın öteden beri var olduğunu savunur.

Şiir: Üvercinka, Göçebe, Sevda Sözleri, Beni Öp Sonra Doğur Beni, Sıcak Nal, Uçurumda Açan, Güz Bitiği

Deneme: Günübirlik, Şapkam Dolu Çiçekle           Günlük: Üstü Kalsın, 999. Gün

Düzyazı: On Üç Günün Mektupları, Folklor Şiire Düşman, Papirüs’ten Başyazılar, Güvercin Curnatası

__________________________________________________

ECE AYHAN: (1931-2002)  Kaymakam, siyasal bilgiler mezunu.

“Kimsesizlerin, sokaklarda yaşayanların, açların, parklarda yaşayanların, dışlanmışların, orta ikiden ayrılanların, berduşların, kısacası tarih dışına düşürülenlerin yanında rahat ediyorum.” Belediye Huzurevinde öldü.

“Silgiler silerken silinir de…”

·   II. Yeni tanımı yerine “SİVİL ŞİİR” ifadesini önermiş ve kullanmıştır.

·   Günümüz Türk şiirinin modern ustalarından biri olarak adlandırılmıştır.

·   Şiirlerinde dünyaya karanlık bir bakış açısı, aklın sınırlarını zorlayan ve sürrealizmi çağrıştıran bir kurgu; tarihe, coğrafyaya, sokak yaşantısına, ekonomiye göndermeler, ölüm ve arzu ile örülmüş bir lirizm vardır.

·   Şiirde toplumsal ve bireysel eleştiri ve gülmece de vardır.

·   Günce ve denemeleriyle de tanınmıştır. Bu yazılarda edebiyat, sanat, politika, ekonomi, ile ilgili görüşlerine yer vermiştir.

·   “Sivil şiir”, “sıkı şiir”, “marjinallik” , “etik” gibi kavramları öne çıkarmıştır.

·   Büyük tartışma yaratan bu yazılarda şair kendisini bir kavga adamı olarak ortaya koymuştur.

·   “Devlet ve Tabiat ya da Orta İkiden Ayrılan Çocuklar İçin Şiirler” kitabındaki şiirleriyle okurlarını sokağın diliyle buluşturmuştur.

·   Tarih ve kapalı çevre kültüründen etkilenmiştir.

Şiir:Yort Savul, Bakışsız Bir Kedi Kara,  Sivil Şiirler,  Zambaklı Padişah, Ortadoksluklar, Kınar Hanım’ın Denizleri, Çanakkaleli Melahat’a Mektup ya da Özel Bir Fuhuş Tarihi, “Bir Fotoğrafın Arabı” şiiri, “Bir Fotoğraftaki Zenci” olarak İngilizceye çevrilmiştir.

Sohbet: Kolsuz Bir Hattat, Yalnız Kardeşçe

Günlük: Başıbozuk Günceler, Defterler

Deneme: Bir Şiirin Bakır Çağı, Dip Yazılar

__________________________________________________

SEZAİ KARAKOÇ: (1933-…)

“Yağmurlardan sonra büyürmüş başak

Meyveler sabırla olgunlaşırmış

Bir gün gözlerimin ta içine bak

Anlarsın ölüler niçin yaşarmış”

Başta II. Yeni tarzında yazmış, sonra mistisizme  yönelmiştir.

·   Değişik imgelerle kendine özgü, mistik ve İslamî içeriğe yer veren eserler yazmıştır. “Diriliş “ dergisini çıkarmıştır. Gazete yazılarında ise İslam toplumlarının çağdaş dünyadaki konumlarını ele almıştır.

·   Şiirlerinde İslamcı düşünceyi modern şiirdeki gerçeküstücülükle kaynaştırdı.

·         2006’da Kültür ve Turizm Bak. Tarafından “Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”

·         2011’de Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nin edebiyat dalında ödüllendirildi.

Şiir: Körfez, Hızır’la Kırk Saat, Şahdamar, Gül Muştusu, Zamana Adanmış Sözler, Leyla vü Mecnun, Ateş Dansı, Alınyazısı Saati, Monna Rosa, Ayinler,Kıyamet Aşısı,Taha’nın Kitabı, GÜN DOĞMADAN (Bütün şiirleri)

İnceleme: Yunus Emre, Mevlana, M. Akif, Edebiyat Yazıları,

Düzyazı: Mağara ve Işık, Çağ ve İlham,Yitik Cennet, Ruhun Dirilişi, İslam’ın Dirilişi     Anı: Portreler                Röportaj: Tarihin Yol Ağzında

__________________________________________________

EDİP CANSEVER: (1928-1986)  Lise mezunu, Kapalıçarşı’da dükkanı var.

“İnsanın insana vereceği en değerli şey yalnızlıktır.”

·         İlk şiirlerinde şehir hayatının  avareliklerini anlatır,  1954’ten sonra soyut şiire yönelir.

·   “Dirlik Düzenlik”te  kendine özgü bir şiir evreni kurar. Düşünceyi dil içinde eritmeye çalışır, özlü bir söyleyiş, çarpıcı bir biçim arar. Toplumsal eleştiri için mizahtan  yararlanır.

·   1957’de yayımladığı “Yerçekimli Karanfil” adlı eserinde II. Yeni akımının özgün örneklerini verir.

·   Şiirlerinde sevinç, zamanla yerini bunalıma; toplumsal düzensizlikleri eleştirme kaygısı, yerini yıkıcı birumutsuzluğa bırakır.

·   “Dize işlevini yitirdi” gerekçesiyle yeni arayışlara yönelir, tiyatrodan esinlenen diyaloglar kullanır.

·   II. Yeni içindeki bazı şairler gibi anlamsızlığı savunmamış; anlamsızlıktan büsbütün ayrılmayan, kapalı, anlaşılması güç şiirler yazmıştır.

·   II. Yeni içinde en çok ve en uzun dönem şiir yazan odur.

·   Onun iç dünyasından dışa vurduğu soyutlamaları, çağrışımları, simgeleri kavramak, yorumlamak güçtür.

Şiir: İkindi Üstü (ilk şiirleri), Dirlik Düzenlik, Umutsuzlar Parkı, Nerde   Antigone, Tragedyalar, Oteller Kenti,Çağrılmayan Yakup, Sevda ile Sevgi,Bezik Oynayan Kadınlar, Kirli Ağustos, Ben Ruhi Bey Nasılım?, İlkyaz Şikayetçileri,  Eylülün Sesiyle, Sonrası Kalır, Petrol

Düzyazı: Gül Dönüyor AvucumdA

_________________________________________________

TURGUT UYAR: (1927-1995)Işıklar Askeri Lisesi mezunu/Subay.

Bozuk bir saattir yüreğim hep sende durur.”

·   Ölçülü, uyaklı ilk şiirlerinde daha çok kişisel yaşantısını işlemiş; aşk, ayrılık, ölüm temalarına yer vermiştir Garip  akımının etkisindedir.

·   Daha sonra yoğun imge ve simgeci bir söyleyişin yer aldığı şiirler yazmıştır.

·   Halk şiiri deyişleri ve divan şiirinin biçimlerinden yararlanmıştır.

·   Lirik şiirin geleneksel sınırlarını zorlamış, şiirle düz yazı arasındaki ayrımı ortadan kaldırmıştır.

·   Şiirinde iyiye, güzele  özlem duymuş, toplumsala, insana yönelmiştir; sonraları ise karamsar olmuştur.

·   İnsan duygularındaki karmaşıklığı, bireysel özgürlüğü yansıtan izlenimci, gerçeküstücü şiirler yazmıştır.

Şiir: Arz- ı Hal, Türkiye’m, Dünyanın En Güzel Arabistan’ı, Tütünler Islak, Her Pazartesi, Divan, Kayayı Delen İncir,Toplandılar, Dün Yok mu?, Büyük Saat

__________________________________________________

İLHAN BERK: (1916-2008) “Şairlik fukaralıktır.”’

·         Bir anlatı kitabı dışında, yalnız şiir ve şiire ilişkin yazılar yazdı.

·         Kül adlı kitabıyla 1979 yılında Türk Dil Kurumu ve İstanbul Kitabı ile de 1980 yılında Behçet Necatigil Şiir Ödüllerini kazandı.

·         1983’de Deniz Eskisi adlı kitabıyla, Yedi Tepe şiir Armağanı’nın 1988’de de Güzel Irmak adlı kitabıyla Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü (F. Edgü ile) aldı.

·         Öze ve anlama karşı çıkarak soyut ve anlamsız şiirler yazdı.

·         Şiirini sürekli değiştirdi.

Şiir: Güneşi Yakanların Selamı, Galile Denizi, Atlas, Kül, Otağ, Çivi Yazısı, Delta ve Çocuk, Güzel Irmak, Avluya Düşen Gölge, Şeyler Kitabı Ev, Çok Yaşasın Sayılar, Para, Güzel Irmak, İstanbul Kitabı, Kitaplar Kitabı, Şenlikname, Taşbaskısı, Günaydın Yeryüzü, Türkiye Şarkısı,Tümceler Geliyorum, Deniz Eskisi, Mısırkalyoniğne

Günlük: El Yazılarına Vuruyor Güneş,

Anlatı:Uzun Bir Adam, Şifalı Otlar Kitabı

Deneme: Kanatlı At, Poetika, Şairin Toprağı

 —————————————

TEVFİK AKDAĞ:II. Yeni’nin saklı sularındandır.

ŞİİR: Lacivert Kanatlı Bir Kuştur Gece, Eski İnsan Sözleri, Kıpırda Ey Karanlık

 

İKİNCİ YENİ SONRASI TOPLUMCU ŞİİR (1960 – 1980 )

·         Bu dönem şiiri ses, ritim, ahenk olarak II. Yeni’den farklıdır.

·   Şiir dili ve söyleyişinde aşırılıktan kaçınılır.

·   Uzak çağrışımlara yer verilmez.

·   Açık bir anlatıma yönelme olur.

·   Gelenekten, söyleyişten yararlanma yoluna gidilir.

·   Şairler kendilerini toplumun sözcüsü olarak görür.

·   Toplumcu şiirler yeniden değer kazanır.

·   Şiirde içeriğe önem verilir.

·   II. Yeni’nin çok işlediği bunalım, yalnızlık ve sıkıntı temalarının yerini ümit, geleceğe inanç, ve direnme isteği gibi temalar alır.

Ataol Behramoğlu, Süreyya Berfe, İsmet Özel, Nihat Behram, Refik Durbaş

Can Yücel, Ahmet Arif

___________________________________________________

§ ATAOL BEHRAMOĞLU: 12 Eylül askeri darbesi ve hakkındaki bazı davalar yüzünden yurt dışına çıktı. Aklanınca yurda döndü.

§ Varlık, Yelken, Devinim 60, Yapraklar gibi dergilerde çıkan şiirleriyle adını duyurdu.

§ Papirüs, Yeni Dergi, Halkın Dostları dergilerindeki şiirleriyle toplumcu özü öne alan bir şair olarak göründü.

§ İmgeci şiirden yalın ve toplumcu şiire geçerek siyasal düşüncenin şiirde eritilmesini amaçladı.

§ Kardeşi Nihat Behram’la birlikte çıkardığı Militan dergisinde de toplumcu sanatı savundu.

Şiir: Bir Ermeni General, Bir Gün Mutlaka, Yolculuk, Özlem, Cesaret ve Kavga Şiirleri, Toplu Şiirler- I/ Bir Gün Mutlaka, Toplu Şiirler- II/ Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var, Toplu Şiirler- III/ Kızıma Mektuplar, Aşk İki Kişiliktir, Bebeklerin Ulusu Yok, Hayata Uzun Veda,Türkiye Üzgün Yurdum Güzel

Yurdum, Mustafa Suphi Destanı,Kuşatmada, İyi Bir Yurttaş Aranıyor

Deneme: Yaşayan Bir Şiir, İki Ateş Arasında, Nâzım’a Bir Güz Çelengi, Kimliğim: İnsan           Gezi: Başka Gökler Altında, Yurdu Teninde Duymak

_________________________________________________

SÜREYYA BERFE:( 1943-…)Kasaba” adlı şiiriyle Türkiye Milli Talebe Federasyonu’nun açtığı yarışmada birinci olmuştur. Gün Ola ve Savrulan adlı ilk iki kitabında  – İstanbul çocuğu olmasına karşın- köye, kasabaya, halk türkü ve deyişlerine yer verir.

§ Daha sonra şiirlerinde hayatı, insanı, bütün canlıları, dünyayı ele alır.

§ 1980’lerden sonraysa ‘’Şiir Çalışmaları’’ adını verdiği kısa, sade şiirlerinde insanları, dünyayı olduğu gibi kabul eden bir anlayış sezilir.

Şiir: Gün Ola (ilk kitabı), Savrulan, Hayat ile Şiir, Şiir Çalışmaları, Kalfa, Ruhumun Savrulan, Seni Seviyorum, Ufkun Dışında

________________________________________________

İSMET ÖZEL: (1944-…) Yeni Devir, Yeni Şafak, Milli Gazete’de fıkra yazarlığı yapmıştır.

§ 1963’te İşçi Partisi’ne üye oldu. Siyasal Bilgiler Fakültesi Fikir Kulübünde görev aldı.

§ Ataol Behramoğlu, Süreyya Berfe, Özkan Mert’le kavgacı (militan), toplumcu bir şiiri savundu, barışçı (pasifist) şiire karşı çıktı. Kısa süre sonra A. Behramoğlu ile birlikte Halkın Dostları dergisini kurdu.

§ 12 Mart 1971 müdahalesinden sonra düşüncelerini, inançlarını gözden geçirme gereği duydu.

§ 1974’te Sezai Karakoç’un Diriliş dergisinde Amentü adlı şiirini yayımlamakla İslamcı dünya görüşüne bağlandığını açıkça belirtti. Diriliş dergisinde yayımladığı şiirlerinde özde yeni arayışlara, mistisizme yönelir.

§ 1970’lerin ikinci yarısından başlayarak yayımladığı çok sayıda kitapla bir İslam düşünürü görüntüsüne girdi.

Şiir: Geceleyin Bir Koşu, Evet İsyan (1960 sonrası toplumcu şiirimizin en ilginç ve seçkin eseri olarak belirir.), Cinayetler Kitabı, Celladıma Gülümserken, Erbain/Kırk Yılın Şiirleri, Bir Yusuf Masalı, Çatlayacak Kadar Aşk

Deneme- Eleştiri: Üç Mesele, Şiir Okuma Kılavuzu, Zor Zamanda Konuşmak, Surat Asmak Hakkımız, Cuma Mektupları, Bile Bile İlginç, Taşları Yemek Yasak, Sorunca Söylenen, İrtica Elden Gidiyor

_________________________________________________

NİHAT BEHRAM: (1946-…)Ataol Behramoğlu’nun kardeşidir.

§ A. Behramoğlu ile birlikte Militan, Yılmaz Güney’le Güney dergilerini çıkardı.

§ 12 Eylül askeri darbesinden sonra bütün kitapları toplatılıp hakkında dava açılınca yurt dışına çıktı. 1986’da Türk vatandaşlığından çıkarıldı. 1996’da da geri verildi. İsviçre’de yaşamaktadır.

§ Şiirlerinde kavgacı bir tavır vardır, toplumcu öz egemendir.

§ Doğa üstüne incelikli, ayrıntılı imgeler şiirinin belli başlı özelliklerindendir.

§ Türk e.da aşk üstüne en güzel dizeleri söyleyebilmiş şairler arasındadır. Doğa, aşk ve yaşama sevinci onda toplumsal bir savaşçı olmanın kaygısıyla bilenmiş, kaynaşmıştır.

Şiir: Hayatımız Üstüne Şiirler, Fırtınayla Borayla Denenmiş Arkadaşlıklar, Militan Şiirler, Yalın Yürek, Kundak, Dövüşe Dövüşe Yürünecek, Hayatı Tutuşturan Acılar

Roman: Gurbet, Lanetli Ömrün Kırlangıçları, Kız Ali

Anlatı: Darağacında Üç Fidan

___________________________________________________

REFİK DURBAŞ: (1944-…) İlk şiiri İzmir’de Ege Ekspres gazetesinin gençler sayfasında çıktı.

§ İkinci Yeni’nin imgeci etkisini taşıyan şiirlerinde bireysel bir duyarlığı işlediği, giderek bu duyarlığın toplumsalla birleşmeye çalıştığı görülür.

§ Şiirlerinde insanı toplumsal konumu, bireysel ve sınıfsal duyarlığıyla işledi.

Şiir: Kuş Tufanı, Hücremde Ay Işığı, Çırak Aranıyor, Çaylar Şirketten, Adresi Kalbimde, Yol Uzundur Ama Günden Kısa…

Diğer Eserleri:Yazılmaz Bir İstanbul, Ahmet Arif Anlatıyor: Kalbim Dinamit Kuyusu, Şair Cezaevi Kapısında

___________________________________________________

CAN YÜCEL: Eski Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in oğludur.

·         Şiirlerinde argo ve müstehcen sözlere çok sık yer veren, bu nedenle zaman zaman dikkatleri üzerine çekip kovuşturmaya uğrayan Yücel, ilk şiirlerini 1950 yılında ‘’Yazma’’ adlı kitapta toplamıştır.

·         Can Yücel, taşlama ve toplumsal duyarlılığın ağır bastığı şiirlerinde, yalın dili ve buluşları ile dikkati çekti.

·         Can Yücel’in ilham kaynakları ve şiirlerinin konuları; doğa, insanlar, olaylar, kavramlar, heyecanlar, duyumlar ve duygulardır.

·         Şiirlerinin çoğunda sevdiği insanlar vardır.

·         Lorca, Shakespeare, Brecht gibi ünlü yazarların oyunlarından çeviriler yaptı.

·         Shakespeare’in ünlü ‘to be or not to be’ sözünü ‘bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin’ şeklinde Türkçeleştirmiştir.

Eserleri: Yazma (ilk), Her Boydan, Sevgi Duvarı, Bağlanmayacaksın, Bir Siyasinin Şiirleri, Ölüm ve Oğlum, Şiir Alayı, Rengâhenk, Gökyokuş, Beşibiyerde, Canfeda , Çok Bi Çocuk, Kısa Devre, Kuzgunun Yavrusu, Gece Vardiyası Albümü, Güle Güle-Seslerin Sessizliği, Gezintiler, Maaile, Seke Seke, Alavara, Mekânım Datça Olsun, En Uzak Mesafe, Benim Adım Firuzansa Ne Olayım, Bilmelisin ki, Biraz Alıştım, Kadın Dediğin, Bördübet’ten Sedir Adası’na, Yüz Kitabı, Şiirlerimden Seçmeler

__________________________________________________

·         AHMET ARİF: 1940-1955 yılları arasında değişik dergilerde yayınladığı şiirlerinde kullandığı kendine has lirizmi ve hayal gücüyle Türk edebiyatındaki yerini aldı.

·         Türkçeyi en iyi kullanan şairlerdendir.

·         Şiirlerinde hep ezilen insandan yana oldu ve ezilenlerin kardeşliğine vurgu yaptı. Şiirlerinin toplandığı tek kitabı Hasretinden Prangalar Eskittim

 

Cumhuriyet Döneminin Diğer Şairleri

ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN: Genellikle Faruk Nafiz Çamlıbel duyarlılığında ve aşk, ayrılık, özlem temaları ekseninde çoğalttığı şiirini, 1973’te büyük oğlu Vedat’ın ölmesi üzerine, hayatın boşluğu, ölüm ve acı gibi derinliklere, öz ve biçim yoğunlaştırmalarına yöneltti.

  • Şairlik başarısını, daha etkili, aruzla yazdığı rubailerinde gösterdi.

Eserleri: İnsanoğlu ,Dolmuş ,Üstüme Varma İstanbul , Sahibini Arayan Mektuplar ,Yeni Dünya Rekoru ,Sevenler Ölmez ,Çigan Gözler ,Ötesi Yok ,Hüzün Şarkıları

Bir Gün Anlarsın ,Sadrazamın Sol Kulağı ,Mihribana Şiirleri ,Taşlar ve Başlar ,Seni Sevmek ,İnşallahla Maşallahla ,Toprak Olana Kadar ,Göbek Davası,Ben Seni Sevdim mi ,Halktan Yana ,Aşk mıydı O ,Önce Sen Sonra Ben ,Rubailer ,Acılar Denizi ,Yalan Bitti ,En Eski Yalnızlığımdın Sen Benim ,Dikiz Aynası (yergi şiirleri)

Oğul Koşması,Her Gece Sen,Beşinci Mektup,Milyon Kere Ayten,Bir Başka İstanbul

 

1980 SONRASI ŞİİR:

·         Özgün imgelere başvurulmuştur.

·         Sanatçıların anlaşılma kaygısı yoktur.

·         Kapalı anlatım benimsenmiştir.

·         Şiir, düzyazıya yaklaştırılmaya çalışılmıştır.

·         Büyük harfler ve noktalama işaretleri genellikle kullanılmamıştır.

·         Esas konunun birey olduğunu savunmuşlardır.

·         Türk şiiri geleneğinin tamamından yararlanma eğilimi vardır.

·         Yazko Edebiyat, Üç Çiçek, Şiiratı ve Sombahar gibi dergiler bu dönemde etkilidir.

Haydar Ergülen,Hüseyin Atlansoy,Murathan Mungan,Küçük İskender,Coşkun Ertepınar,Enis Batur, Ebubekir Eroğlu, Arif Ay

———————————————————

HAYDAR ERGÜLEN :’’Bendeki çocuk, şimdi bendeki şair oldu.’’

Şiire bir gül bahçesi gözüyle bakar.

·         Üç Çiçek dergisini çıkarmış, Şiiratı dergisinde emeği geçmiştir.

·         Aşk, kardeşlik, yaşantılar, çocukluk gibi konuları çoğunlukla imgeli ve mecazlı bir dille işlemiştir.

·         Alevi-Bektaşi şiir geleneğiyle birlikte Cemal Süreya ve Behçet Necatigil ile yakınlıklar kurmuştur.

·         Lirik bir söyleyişi vardır.

Şiir: Karşılığını Bulamamış Sorular, Karşılığını Bulamamış Şiirler, Sokak Prensesi,Nar, Kabareden Emekli Bir Kız Kardeş, Kırk Şiir ve Bir,Sırat Şiirleri, Karton Valiz, Keder Gibi Ödünç, Üzgün Kediler Gazeli, Unutulmuş Bir Yaz İçin

———————————————————————————-

HÜSEYİN ATLANSOY :Mistik metafizikçi yönü ağır basan bir şairdir.

Metropol hayatını ve ilişkilerdeki hızlı değişimi, konuşma dilinin imkânlarından yararlanarak ironik bir biçimde işlemiştir.

Eserleri:

Şiir: İntihar İlacı, Balkon Çıkmazında Efendilik Tarihi, Şehir Konuşmaları, İlk Sözler, Su Burcu.

————————————————————————————

MURATHAN MUNGAN: Orhan Veli’nin şiirlerinden kurgulayarak ‘’Bir Garip Orhan Veli’’ adlı oyunu yazdı.

Şiir: Sahtiyan, Yaz Geçer, Yalnız Bir Opera, Erkekler İçin Divan, Metal, Mırıldandıklarım, Kaf Dağı’nın Önü, Yedi Kapılı Kırk Oda, Kum Saati, Poster ve Şeylerin Kaderi

Öykü: Kadınlığın Yirmi Bir Hikâyesi, Erkeklerin Hikâyeleri

—————————————————————————————

KÜÇÜK İSKENDER: İlk şiiri Milliyet Genç Sanat dergisinde, İskender Över ismiyle çıktı.

·         Profesyonel olarak 1985’te Adam Sanat Dergisinde şiirleri yayımlanmaya başladı.

·         Mizahi ve erotik dergilerde yer aldı.

·         Kendine özgü bir söyleyişi olan şair edebiyatımıza yeni bir ses getirmiştir.

Şiir: Gözlerim Sığmıyor Yüzüme,Kahramanlar Ölü Doğar,ErotikaBir Daha Bana Benzeme Angel,Küçük İskender’i Ben Öldürmedim,Karanlıkta Herkes Biraz Zencidir,Hasta Hayat Depoları,Rahibinden Satılık Kilise,İt Cazı,Gözyaşlarım Nal Sesleri,Ciddiye Alındığım Kara Parçaları,Eski Kral Deposu,Periler Ölürken Özür Diler,Papağana Siyah Çekme

Deneme: Şiirli Değnek, Rimbaud’ya Akıl Notları

Roman: Flu’es, Cehenneme gitme Yöntemleri, Zatülcenap

Günlük: Cangüncem

Düzyazı: The Kırmızı Başlıklı İstasyon Şefi, Dedem Korkut Beni Korkuttu

———————————————————————————

COŞKUN ERTEPINAR: İlk şiiri 1930’da Muhit dergisinde “D. Münir” imzası ile çıktı.

·         Geleneğin çizgisinde şiir yazdı.

·         Yalın bir dili vardır.

·         Eğitimciliğinden gelen bir bakışla şiirlerinde memleketin güzellikleri ve folklor iç içedir.

Şiir: Deniz Üstü, Dökülmez Zaman İçin, Mevsimlerin Ötesinden, Dorukta Rüzgâr Var, Destan Atatürk, Sevginin Yedi Rengi,Yunus Bahçesinde Açan Gül

——————————————————————————————————————

ENİS BATUR: Şiirleriyle Cemal Süreya, Altın Portakal, Sibilla Aleramo, Necatigil ödüllerini, denemeleriyle TDK ödülünü kazandı.

·         Yapı Kredi Yayınları’nı kurdu.

·         Başlangıçta soyut şiirler yazarken sonradan felsefi derinliği,sanat zenginliği olan bol çağrışımlı şiirler yazdı.

·         TRT için programlar hazırladı.

Şiir: Nil, İblise Göre İncil, Orta Çağ Yalnızlığı, Gri Divan, Koma Provaları

Deneme: Tahta Troya,Babil Yazıları,Estetik Ütopya,Alternatif Aydın,kaptan Gemide Kaçak Yolcu Var

—————————————————————————————

EBUBEKİR EROĞLU: Diriliş dergisinde yayımladığı şiirlerle adını duyurdu.

·         Şiir ve yazıları Diriliş ‘ten başka, çoğunlukla Edebiyat, Yönelişler, Gösteri, Kitaplık dergilerinde yayımlandı.

·         Şiir: Kuşluk Saatleri,Kayıpların Şarkısı,Şahitsiz Vakitler, Sınır Taşı

—————————————————————————————-

AHMET TELLİ: Toplumcu gerçekçi. Romantik ve başkaldırı şiirleriyle tanınır.

ŞİİR:Hüznün isyan Olur, Su Çürüdü, Belki Yine Gelirim, Kalbim Unut Bu Şiiri

 

CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE HALK ŞİİRİ:

Ø  Halk şiiri zevki devam eder.

Ø  Şiirin sosyal çevreyle ilişkisi vardır.Sözlü edebiyat geleneğinden yararlanılır.

————————————————————————————-

·   ÂŞIK VEYSEL: 20. yüzyılın en büyük ozanıdır.

·   Sivas’ın Sivrialan köyünde doğan şair Cumhuriyet devri saz şairidir.

·   Yedi yaşındayken çiçek hastalığından gözlerini kaybetmiş, babasının eğlensin diye verdiği bir sazla çalıp söylemeye başlamıştır.

·   Halk şiirinin son büyük ustası kabul edilir.

·   Şiirlerinde insan, yurt, toprak sevgisini kendine has bir üslupla dile getirmiştir.

·   Şiirlerinde sade Anadolu Türkçesi görülür.

·   İlk şiirlerini Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamalarında okumuş, söylemiştir.

·   Şiirleri Deyişler, Sazımdan Sesler, Dostlar Beni Hatırlasın adlı kitaplarda toplanmıştır (Ü.Yaşar Oğuzcan).

·   Aruz ölçüsünü hiç kullanmamıştır.

·   Onu edebiyat dünyasına Ahmet Kutsi Tecer tanıtmıştır.

———————————————————-

MURAT ÇOBANOĞLU:

·   Âşık tarzı şiirimizin günümüzdeki temsilcilerindendir.

·   Geçimini âşıklık geleneğini sürdürerek sağlamaktadır.

·   Hazırlıksız söz söyleme gücü çok kuvvetlidir.

·   Hikâye, türkü ve atışma dallarında oldukça başarılıdır.

·   Mürsel Sinan, Hakkı Viranî, Arif Çiftçi gibi âşıklar yetiştirmiştir.

———————————————————————————-

ŞEREF TAŞLIOVA:

·   Karslıdır.

·   Küçük yaşlarda âşıklığa başlamıştır.

·   Yurdun değişik yerlerinde Âşıklar Bayramına, toplantılarına ve yarışmalarına katılmıştır.

·   Çağrı, Türk Folklor Araştırmaları, Milli Kültür gibi dergilerde şiirler yazmıştır.

·   “Gönül Bahçesi” adlı şiir kitabı vardır.

—————————————————————————————

ERZURUMLU ÂŞIK YAŞAR (REYHANÎ)

 

·   Âşık tarzı şiir geleneğinin usta temsilcilerindendir.

·   Âşık tarzı Türk şiirinin bütün türlerinde şiirler söyleyip yazmıştır.

·   Güçlü sazı ve güzel sesi ile ülkemizi yurt dışında da temsil etmiştir.

·   Mahiri, Dertli mahlaslarını da kullanmıştır.

·   Âşıklık geleneği içinde bir hikâyeci olarak da bilinir.

ABDÜRRAHİM KARAKOÇ: Halk şiiri ve geleneği doğrultusunda yazmıştır.

Taşlamalarıyla tanınır. Mihriban, Unutursun, Dosta Doğru şiirleri ünlüdür.

ŞİİR:Hasan’a Mektuplar, El Kulakta, Vur Emri, Dosta Doğru…