Melih Cevdet Anday’ın “Güneşte” şiirinde

Duvarda bir resim, resimde kalabalık
Köy alanı, çocuklar, çember ve zaman.
Breughel nasıl da toplamış bunca
Ortaklığı ve uyumu bir araya
dizeleriyle sözünü ettiği “Çocuk Oyunları” tablosunda iki yüz otuzdan fazla figür, 83 farklı çocuk oyununu oynarken resmedilmiş. Bu özelliğiyle “Çocuk Oyunları” tablosu, resmedildiği çağın görsel bir belgesi niteliğinde görülmekte. Bir başka deyişle sanatçı, bu tablosuyla görsel bir çocuk oyunları ansiklopedisini gözlerimizin önüne seriyor. Daha ilk bakışta, bu kadar kalabalık bir figür topluluğunun uyumlu ortaklığı karşısında Anday’ın yaşadığı şaşkınlığı yaşamamak elde değil. Sanatçı ilk adımda bizi sürprizlere hazırlıyor gibi.
İlk sürpriz, Bruegel’in bu oyunlardan hiçbirini odak noktasına yerleştirmemesi. Aslında bu, sanatçının en önemli özelliği diyebiliriz. İkarus’un Düşüşü’nde ana figür olan İkarus’u, Köy Düğünü’nde gelini, Betlehem’de Nüfus Sayımı’nda Kutsal Aile’yi odak noktasına yerleştirmemiş olan ressam, bu tablosunda da odak noktası kullanmayarak resmi algılama sürecinde bizi eğlenceli bir oyunun içine dahil ediyor. Eserdeki ayrıntıları anlamak amacıyla orta yükseklikten baktığımız meydanda her seferinde yeni bir oyunu keşfediyor ve o oyunun oyuncularına eşlik ediyoruz.
16. yüzyıl kıyafetleri içinde, birbirine benzeyen yuvarlak kafalar ve düğme gözlerle betimlenen çocukların hepsi ya bir grubun içinde ya da tek başlarına oyun oynuyorlar. Tablodaki figürlerle ilgili farklı yorumlar var. Bir yoruma göre bu tablodaki figürler; çocuk değil, boylarının kısalığından dolayı çocuk gibi görünen yetişkinlerdir ve bu tablo, bir çocukluğun değil çılgınlığın panoramasıdır.”[1]Eğer durum böyleyse Bruegel, bu resmiyle hayatını gereksiz uğraşlarla geçirenleri uyarmak istemiş olabilir. Bir başka yoruma göre[2]o zamanlar çocuklara yetişkin gibi davranılır ve kızlarda beş, erkeklerde on bir yaşından itibaren yetişkin elbisesi giydirilirmiş.
Her ne kadar tablonun adı “Çocuk Oyunları” olsa da figürlerin yüzleri çocuk yüzü gibi çizilmemiş. Bu da, tablodaki oyunlar ve semboller dikkate alındığında yetişkinlerin yaşamına ve iç dünyalarına ilişkin bir taşlama şeklinde yorumlanabilir. Belki de sanatçı, bu ironik yaklaşımıyla yetişkinlerden arınmış temiz ve saf bir dünyayı dile getirmek istemiştir. Belki de vurgulamak istediği, hangi yaşta olunursa olunsun insanoğlu için oyun vazgeçilmezdir, düşüncesidir. Belki de ikisi birden, kim bilir?
Çağdaş dünyanın çocukları, teknolojinin kuşatması altında ve ne yazık ki sokak oyunlarını yeterince bilmiyorlar. Biz bu oyunların bir kısmını oynadık, biliyoruz. Bruegel’in bu tablosu, önümüzdeki dijital çağda geçmiş dünyanın nostaljik bir mirası, bir belgesi olarak değerini korumaya devam edecek.